Bu halimle ne sevmeye ne sevilmeye müsaitim. Denediğimde de yalnızca kalp yormakla yani zarar vermekle kalıyorum.
Ne yapacağım bilmiyorum. Korkuyorum.
Ne yapacağım konusunda zerre bir fikrim yok.
En büyük sıkıntı şu ki yazdığım gerçekleri unutup tekrar aynı dersleri çıkarıyorum her defasında.
Keşke hep üzgün olsam, hep aklımda olsalar. Belki daha dikkatli yaşar, daha az zarar veririm çevreme ve kendime.
Ben nasıl bu hale getirdim kendimi?
Her şey benim yüzümden oldu. Bunu çok iyi biliyorum. Ve bu çok ağır gelir oldu son zamanlarda. Kendime olmayan güvenim her geçen gün daha da azalıyor bildiklerim yüzünden.
Çok daha iyi bir beni hem kendimden hem de çevremden mahrum bıraktığım için özür dilerim.
Bu halimle onları sevip bağrıma basmamı, hayatlarını güzelleştirmemi istiyorlar. Ama nasıl anlatırsın ki ne halde olduğunu?
Yürek, akıl hepsi birbirine karışmış yok olmaya doğru gidiyor. Beni bırakmak istiyorlar sanki.
Ziyan oluyorlarmış gibi...
Keşke her şey şarkılar kadar güzel olsa...
Büyüleyici...
Suavi, Hasret Türküsü.
Ve sanatçının diğer parçaları.
Daha çok var da az önce bunu dinledim.
Derdimi ya da bana buraya yazmakta son ve en büyük damla olan meseleyi aşikar etmek istiyorum ama yazarsam kendimden daha çok tiksinirim ve gireceğim o halden çıkamam diye korkuyorum.
Zaten bu cümle ile yazmış kadar oldum.
Keşke her şey sevdiğinin omzunda uyuduğunda geçecek olsa...
Sevmeye bu kadar korkmazdım belki.
Yeter mi bu kadar rezillik?
Bitirsem mi bugünlük yazmayı?
Bu arada sevmekle sevilmek ayrı yazılmasın lütfen.