“Şimdi bazı şeyleri suskunlukla geçiştireceğim.”

                                                                                                       Franz Kafka 

 

kusursuzluğuna inandığım aynada uzanırken görüyorum her yansımamı 

oldukça nemli hatta ıslak, asla pürüzsüz değil 

yüzüm dediğim uzuyor aynada

yüzüm hiç durmadan uzuyor benim 

alıp bir kenarını katlıyorum içime 

sen burada kal sesini çıkarma sakın diyorum 

diğer bir köşeden uzanıyor 


Sonra bakıyorum dudaklarım sütten kesiliyor 

kulaklarım küpelerden artakalan 

küplerden binilip inilen cinnet

ya da küplere binmek gibi bir şey oluyor kulaklarıma

ucuz bir isyan ürperiyor bedenimden gözlerime

duymaya meylediyorum anlamlandırabilmek için

kadın çığlıkları uzanıyor aynadan meylime

bileğimle dirseğimin arasına alıyorum bütün buğuyu 

yüzümü aynı görümsüyorum 

görümsemeyi öğreniyorum böylelikle 

çünkü böyle bir fiil yok ben olmayan şeyler öğreniyorum hep.

hâlâ uzandığına inandığım yüzüm,

bir yerlerini içime sıkıştırdığım bu,

susturulduğu, hep. 

ve böylelikle inanmayı öğreniyorum.


diyorum ki sanrılı bir durum kimse göremez gördüm dediklerini 

o küçük umut rüzgarının kendinden büyük dalları eğdiğini 

ya aşağısında kalır beklenen esinti ya da tam üzerinden geçer 

evet, velhasılı, böyledir o hışırtının sebebi

dal bu eğilmeyi bekler beklenen esintisine 

yapraklarının her kımıltısına gövde büker 

eseceğine inanmaya ramak heves bölünür hep.

ama yine de mavileşir aynanın bir yerinde yansıma

geçici, bir şimşek kadar yakıcı ve bitici 

yeniden bekleyecek kadar hastalıklı ve titrek bir hevesle 

inanmaya ramaklarda hep


gerçek

kopuk, ucundan tutup süreklenen ceket kolu 

kirli, yırtık bir eşiğin terzisinden kalmış avuçlarıma 

eşik hiç dikememiş kendi yırtığını 

ve böylece görünmüş görünmez olan da

hızla  geçip gitmişim aynadan soğuk bir soluk alarak

iyice bir soluk onu duyumsayarak 

eksik kalmayacak kadar benden ve kopuk

 

sus

oysa hep bir yanı eksik kalmalı insanın 

tam olmamalı yani olamamalı 

avuçları hep beyaz mı olmalı

soru imli sorgusuz teslimiyet beyazlığa avucum

ayakları insanın hep sarhoş 

ağzı insanın 

süt kokan kelimeler söylemeyecek kadar alkolik 

öyle olmalı ki durulmalı, yerden göğe bastırdığım isyan bu

etimi sildiğimde aynadan kemiklerime bulaştırdığım bu buğu 

çünkü kirli koparttığım kolu ceketimin ya da kopan benim bu yerden

bildim artık


çare evde deterjan kalmamalı kirli bir ceket kolunu yıkamak için 

ya da terzinin ipi bitmeli tam yerine dikecekken bir kolu

yüzümün uzantılarında uzayan kocaman bir sus o da buğulu 

çarmıha arınmaktan baş aşağı gelen beyaz kalmalı evet ama sus

içimin yüzümle haşır neşir oluşuna da bir sus.

aynalar yansısını kuralına göre oynamalı 

yüzümde yüzümle uzayan çığlık 

doldururken eksenlerimi ve dolanırken eşiğine terzinin 

isyana kalkan kopuk kadın kolum benim 

aynayı ıslatan beden nemim 

elimden sığınamamaktan başka ne gelir sus, sus 

kendimi geçiştirdiğim inanç soysuz bir suskunluk sus