Vahşi bir hüzün göğüsümü kaplamadan

Dudaklarım, dudaklarımın bekareti birkaç kadehe kaymadan 

Rüzgârın o sert tokadına rastlamadan

Yanlızlığımın caddelerde peyda olduğu bir sonbahar günü

Dalından düşmek üzere hazırlanan ilk yaprak gibi, o düşmeden

İçi dolu birkaç bulutun altında, şemsiyesiz dert yağmuruna tutulmadan gel

Ansızın bir sokaktan, belki bir şehirden, herhangi bir yerden

Gözyaşlarım denizle karışmadan

Kendimle kavga ettiğim an, bizi ayırmaya gel

Gün batarken kokusunu almaya

Huzuru aramaktan korktuğum zaman

Dizlerime kapanıp içindeki karanlığa daldığımda

Yüreğimin karasını süpürmek için gel

Ve yaşamak kavramına yakınken bul beni