Çok fazla gürültü var sanki. Merdivenlerden çıkınca soldaki ilk oda.

Yüksek bir müziğin olduğu fakat tınısına aşina olduğum, bir sürü insanla dolu olan ufak bir oda burası.

Ben var olabilme odası diyorum zaman zaman adına. 

Geriye kalan yüzlercesi bu isimden hiçbir zaman haberdar olmayacak muhtemelen…

Bir bira, bir bira daha?

Müzik aynı yerinde, insanlar değişiyor saat ilerledikçe. Aslında aynı yüzler ama kimisi daha çekingen, kimisi daha vahşi geliyor gözüme. 

Evet, bu vahşiliğin erotik bir şeyler çağrıştırması an meselesi aslında. 

Garip bir şekilde güvende hissederken aynı anda ait hissetmediğim bir oda burası. 

Huzurlu hissederken kandırılmış gibi hissediyorum eş zamanlı. 

Hafif sarhoşum ama kafam tıkır tıkır işliyor, sessizliği yanıltmasın... Hiçbir zaman uyumuyor.

Odanın içindeki onlarca insan eski püskü bir halının üzerinde durmadan ve muhtemelen halıyı tek bir an bile fark etmeden dans ediyor.

Evet, tüm desen tüm ayrıntılarıyla aklımda…

Dans ederken çizgilerine basmama oyunu bile oynadım kendimce. 

Kırmızdan emekliye ayrılmış ufak tefek desenleri olan bir halı. 

Saatlerce bu halıyı düşünmek istiyorum. 

Çünkü ancak onun kadar varım bu odada. 

Ayaklar altında ama ana parça. 

Güzel belki ama eski oldukça.

Yakın zamanda yeni şeyler öğrendim

Bedenim üzerinde gezinen ellerin farklı noktalarda durması kimi zaman heyecanlı hissettiriyorken çoğu zaman tedirgin hissettiriyormuş. 

Biri yanına gelirken tüm anı bavulunu da yanında getiriyormuş. 

Herkesin bir geçmişi varmış ve bilmemek iyi hissettiriyormuş. 

Güven bizim semte pek uğramıyor ve usul usul tüm şehri de terk ediyormuş. 

Bazı konser alanları iki kişilik olabiliyormuş. Bazı sokaklar konuşabiliyormuş. 

İnsanlar ve taktikleri onları insan olmaktan alıkoyuyormuş. 

Bazen dostluklar biterken yenileri çok büyük heyecanlarla başlıyormuş. 

Sokağımızın köpeği hamileymiş ve 3 bebek doğurmuş apartman boşluğumuzda. Biri kar beyaz ve çok güzelmiş. Sanırım birçok bilgi var zihnimde ve hepsini tek solukla paylaşmak istemiyor gibiyim.

Yazmak lazım geliyor bazen. 

Anlaşılmak çok güzel.

Anlatmayı bırakmak, anlaşıldığım ilk gündü aslında.

Seviyorum tüm bu karmaşayı,

Soldaki ilk odayı ve desenleri yok olmaya yüz tutmuş o halıyı.

Seviyorum hala aldanışları, insanları usta buluyorum bu kadar riyakar olabildikleri için.

Bir insan kendini bu denli nasıl kandırır?

Ve nasıl saygı duymam sana...

Elbette herkesin var bir geçmişi ve var olabilme yöntemi.

Var herkesin her şeyi unutmaya hevesi.

Tüm bunlar olurken 

Ben neredeyim? 

Hangi barın halısıyım, bilemezsin...