görmediğimiz bütün yollar, alışık olduğumuz kötü şeyler, her şeyin sonunda da biliyordum, olamayacaktı dediğimiz bütün sözler, boğazımızda kalan tüm umutlar, sadece dakikalara sığdırdığımız bütün vedalar, işte bizim vücut anatomimizi oluşturduğumuz daha gencecik yaşlarımızda alışık olduğumuz gözlerimizdeki yorgunluğumuz hiç geçmeyecekmiş gibi bakışlarımız; ne zaman bu hale geldim, ne zaman alıştım bu duruma, hiç sorgulamadan verdiğim bu kabullenme, niye bir kere bile sormayışım kendime?