Kendimi bildim bileli günlük tutarım. Hiçbirini saklamadım, neden bilmiyorum. Belki geçmişi hatırlamayı sevmediğimden. Fakat yaşım yirmi yediye yaklaştığından beri; hatırlamakla, hatırlanmakla, evlenmekle ve aile olmakla ilgili fikirlerim değişiyor ve ben günlüğün evlatlara, torunlara bırakılabilecek en güzel miraslardan biri olduğuna inanıyorum. Bu yüzden buraya düzenli olarak yazmaya karar verdim. Dünyada tozum kalmasın ama izim kalsın diye.
Kötü şeylerin, üst üste gelme gibi çirkin bir alışkanlığı var. Kötü şeyler, tuvalete bile tek başına gidemeyen kızlar gibiler. Geldiler mi üst üste gelip hep bir ağızdan çığlıklar atarak üstünüze çullanıyorlar. Şayet, çağın anksiyetesi olmayan az ama şanslı insanlarındansanız , anksiyete oranı yüksek insanlara göre oldukça kolay atlatabilirsiniz. Eğer dişlerinizi sıkarak uyananlardansanız, modern dünyanın dertleri, içinizde koca bir düğüm olur. Bu hafta üst üste kötü haberler aldım. Anneannem zona hastalığına yakalandı ve kör olma ihtimali var. Tam zamanlı çalışma düzenine geçiyorum fakat bir yıldır yazmaya uğraştığım romanımı tam anlamıyla bitiremedim. İşime karşı nankör olmak istemem, yaşıtlarım arasında iyi iş bulabilen nadir insanlardanım ve bunun için daima minnettar olacağım. Yine de her gün olmaktan nefret ettiğim bir yere gitmenin yalnızca fikri bile midemde derin ağrılara sebep oluyor. Bunun dışında sevdiğim bir arkadaşım boşanıyor, tek evladım olan kedim de birazcık rahatsız. Son zamanlarda yazıştığım yönetmenle çalışma şansını kaçırırsam da çok üzüleceğim. Haftayı bunları düşünerek geçiriyorum ve çok yorgun olmama rağmen az uyudum. Bir ay kadar önce böyle durumlara karşı pozitif kalabilir ve yüksek enerjimi muhafaza edebilmek için cevvalce bir savaşa girişerek sahip olduğumdan daha fazla enerji harcayabilirdim, çok şükür ki bunun yanlış bir iş olduğunu fark edip melankoliyi eski bir dost gibi kucakladım. Çırpınmayı bıraktım ve üzüntünün iliklerime işlemesine izin verdim. Sonra dünya normal döngüsüne devam etti. Güneş doğdu, penceremin önüne bir serçe kondu ve ben başıma gelenlerin aslında o kadar da kötü şeyler olmadığına karar verdim. Anneannem için hâlâ dua ediyorum. O benim gördüğüm en güçlü kadın. Ben onun gölgesinde büyüdüm ve kalbim iyi olacağına dair derin bir inanç besliyor. Bu aralar beslenme tarzımı değiştirmeyi düşünüyorum. Çöp üretmemek için ambalajlı olan her şeyi hayatımdan çıkarma niyetindeyim. Ayrıca atalık tohum ve organik gıda ile beslenmek istiyorum ve elbette daha fazla su tüketmek. Şekeri azalttım, belki patates cipsiyle aramda olan karşılıklı aşka da son verebilirim. Kim bilir? Artık bedenine iyi davranmak istiyorum. Bu yaşlanmanın getirdiği bir şey olsa gerek. Siz bu yazıyı okuduğunuzda ben nerede olurum bilemem. Az sonra gidip romanımın bir bölümünü daha bitireceğim. Giderken de size çok hoşuma giden bir şiir bırakacağım. Esen kalın.
Bu mu Ömrün Özeti
Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun.
Ve bana bütün söyleyebildiklerin,
Akşam evinin eşiğine oturmuş
Serinleyen birinin
Aklına gelebilecek düşünceler.
Peki ne anlamı var öyleyse?
Bunca yolculuğun?
(Louise Aragon)
özge yüksel
2021-06-22T20:49:03+03:00Teşekkür ederim çok sağolun
Zeliha Kaya
2021-06-22T11:42:40+03:00Anneanneniz en kısa sürede sağlığına kavuşur umarım, tüm güzellikler sizinle olsun. 🙏