Sonbaharın bulandırıcı kasvetli son geceleri 

Sokak lambalarıyla aydınlanmış loş oda

Önümde tozlanmış boş koltuk

Küllükte ezilmiş izmaritler 

Ve aniden dönüşmeyi o kadar çok istediğim masaya dağılmış kül ve tütün kırıkları

Hiç bitmeyecekmiş gibi ardı ardına tıklayan yelkovan sesi 

Sanki beynindeki düşünce çığlıklarını sessizlikle bastırmaya çalışırcasına kıpırdamadan oturan ben.

Anlamsız donuk bakışlarla sokak lambalarının etrafında uçuşan güveleri izliyorum.

Ellerimse en çok sarıldığım dizlerimde.

Boğazımsa çözülmesi imkansız intihar çelişkileri gibi düğümlenmiş. 

Aklımda en az hayatın anlamsızlığı kadar anlamsız düşünceler ve deprem gürültüleri var. 

Bir sigara... Bir sigara daha... 

Hâlâ, henüz yakarken bitmeye mahkum sigaranın sonunu seyrediyorum. 

Sanki giyotine bağlanmış idam mahkumunun son saniyelerini izlercesine

Ve akrep sabah dördü göstermekte 

Durmadan sırayla tekrarlanan günler, haftalar, aylar, yıllar gibi. 

Ayaklarım uyuşuk. 

Koltuktan kalkmak, kendi benliğimi aşmaktan daha zor geliyor bana  

Bir sigara daha... Bir sigara daha...