Ömrümün sonuna kadar bir hiç olacağım fikri beni çileden çıkartıyor, ömrümün sonuna kadar yalnızken mutlu, insanlar arasındayken kendimi kendimden çok uzak hissediyor oluşumun süreceği ihtimali her öğleden sonra saat üçü on geçe, günün ve gecenin içindeki boşluğu ne yaparsak yapalım dolduramadığımızı haykıran o kasvetli vaktinde hayatın, akşamüzeri ve öğle arasının bulanık çizgisinde ödümü kopartıyor, ödüm kopuyor, ölmek isteği tüm vücuduma ağır ağır siniyor.

Bu duygu çocukken hiç olmadık anlarda acımasızca yakalardı beni. Oturma odamızdaki kanepeden bir diğerine zıplayıp oyunlar oynarken, büyük avizenin gözlerimi kamaştırıp başıma keskin ağrılarla saplanan ışığında adını koyamadığım bir bulantı, nereden geldiğini bilmediğim bir endişe duygusuyla karışmış boşluk duvarına çarpar, yarım bırakırdım oynadığım oyunları. Çıt etmezdim hem kimseye, nasıl bir başkasına gösterebilirdim ateşimi çıkarmayan, öksürük yapmayan, kusamadığım bir bulantıyı?

Yirmi bir yaşıma gireceğim birkaç ay sonra, bulantım da yaş alıyor gitgide, bulantımla ben bunalıyoruz, bulandırıyoruz, bunuyoruz. Böyle yaşlanmak, böyle yaş almak istemiyorum. Çok genç bir kadın değil miyim henüz kaybetmek ve kaybolmak için, yitirmek ve her gün yitmek için?

Aklımın benimle derdi ne? Aklımın ve yumruklarını sıkan ellerimin aldığım nefesle kavgası ne?

Kavga etmek istemiyorum, bunun için şimdilerde fazla utangacım. Hem insanlardan hem de kendimden çok utanıyorum. Bitiremediğimiz kavgalarımızdan, yaşayamadığımız aşklarımızdan, ertesi gün suçlanıp durduğumuz sevişmelerden, yüzyıllar geçse dahi yaşamak için somut bir neden bulamadığımız dünyayla birlikte hala dönüyor olmamızdan gündüz ve gece, tiksintisi baskın gelen bir utançla, yüzümü her şeyden ve herkesten saklama isteğiyle yoğruluyorum.

Aklımı kafatasımdan ayırmak istiyorum, camdan aşağı kuvvetle fırlatmak, çöp kutusuna atıp kediye köpeğe yem…

Kediye köpeğe

Satmak aklımı

Kediye köpeğe

Düşmek, dönmek, dönüşmek

Yaşam ve ölüm arasında akılla can bulan bu kargaşaya son vermek

Yalnızca bir kedi gibi yaşayıp

Bir köpek gibi ölmek

Bulantısız

Ve

Bunaltısız


''Ich blute aus, ich faule aus''

''Ich lebe nur für meinen Tod.''


(Kanamam var, çürüyorum.

Sadece ölümüm için yaşıyorum.)