"Basit bir kuralı öğrenirsen, herkesle daha iyi geçinirsin Scout. Bir insanı, sorunu onun açısından düşünmeye alışmadıkça anlaman olanaksızdır."
*****
Eğer yaramazlıklarımızın karşılığı olarak kar yağdıysa, günahın o kadar da kötü bir şey olmadığına karar verdim.
*****
"Atticus, davayı kazanacak mıyız?"
"Hayır tatlım."
"O halde, niçin..."
"Yüz yıl geri kalmamız, kazanmaya gayret etmememizi gerektirmez."
*****
Alexandra hala, kıyafetim konusunda son derece titizdi. Erkek gibi pantolon giyersem bir hanımefendi olmayı aklıma getiremezdim. Elbiseyle oyun oynayamayacağımı söylediğim zaman, Alexandra hala küçük sobalar, oyuncak çay takımları, tabaklarla oynamamı ve doğumumda hediye ettiği inci kolyeyi takmamı istiyordu. Babamın hayatında bir güneş ışığı gibi olmam da isteniyordu. Bir insanın pantolonla da güneş ışığı olabileceğini iddia edince, Alexandra hala pantolonlu bir kızın sadece bir gölge olacağını söyledi. Doğuştan iyi bir insan olarak doğmuştum ama her yıl daha kötü bir yıl alıyordum Alexandra hala durmadan duygularımı incitti. Dişlerimi gıcırdatıp durdum. Durumu Atticus'a anlatınca, ailede yeterince güneş ışığının bulunduğunu, bunu dert etmememi söyledi. Olduğum gibi, Atticus'un hoşuna gidiyordum.
*****
"Ama kuşların peşine düşeceğini biliyorum. İstediğin kadar kuş avlayabilirsin, ama sakın bülbüle dokunma. Zararsız olanları öldürmenin günah olduğunu aklından çıkarma."
*****
"Herkesin, istediği gibi düşünmeye ve düşündüklerinin doğru olduğuna inanmaya hakkı var." dedi Atticus. "Ama ben, başkalarından önce kendi kendimle yaşamak zorundayım."
*****
Ama hiçbir zaman yaşadığım hayatı, yaşamak istediğim hayat olduğu için yaşadığımı anlamayacaklar.
*****
Karşınızdan ayrılmadan önce bir şey daha söyleyeceğim efendim. Thomas Jefferson insanların eşit yaratıldığını söylemişti. Bu Kuzeylilerin ve Washington'ın kadın memurlarının bize dikte etmeye bayıldıkları bir cümledir. İçinde bulunduğumuz 1935 yılında bu cümleyi gereksiz yerlerde, her türlü koşullara uyacak biçimde kullanma eğilimi vardır. Aklıma gelen en komik örnek, okullarda tembel çocukların çalışkanlarla birlikte sınıf geçirilmeleri. Eğitimciler, geride bırakılan çocukların aşağılık duygusuna kapılacaklarını ciddiyetle savunuyorlar. Çünkü insanlar eşit yaratılmıştır. Hepimiz insanların eşit haklara sahip olmadığını biliyoruz. Daha doğrusu bazılarının bizi inandırmaya çalışmaları biçiminde eşit olmadıklarını biliyoruz. Kimileri başkalarından daha zekidirler, kimilerinin ellerinde daha çok fırsat vardır! Çünkü bu fırsatlarla doğmuşlardır. Kimileri başkalarından daha çok para kazanır... Kimileri normal bir insandan daha yetenekli doğmuştur.
Ama bu ülkede öyle bir yer vardır ki, orada bir dilenci Rockefeller, bir aptal Einstein, bir cahil herhangi bir kolej müdürüyle eşittir. Aynı haklara sahiptir. Baylar, bu yer bir mahkemedir. Bu Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi olabildiği gibi herhangi bir eyaletin küçük mahkeme salonu da olabilir. Başka birçok kurum gibi bizimkinin de bazı eksiklikleri elbette vardır. Ama bu ülkede, mahkemelerimiz eşitçidirler ve mahkemelerimiz için de bütün insanlar eşit yaratılmışlardır.
*****
Atticus, "Burası onların ülkesi kardeşim," diyerek Alexandra halanın sözünü kesti. "Bu ülkeyi biz bu hale getirdik. Böyle şeylerle başa çıkmayı öğrensinler."
*****
Sonunda, "Ben de öyle düşünmüştüm?" dedi. "Senin yaşındayken. Bir tür insan varsa niçin birbirleriyle geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin birbirlerini kırmak için bu kadar çaba harcıyorlar? Scout, öyle sanıyorum ki, bir şeyi anlamak üzereyim, Boo Radley'in bunca yıl niçin evine kapandığını anlıyor gibiyim... Çünkü evinde kalmak istiyor..."
*****