Kendimi bulmak için kaç ayna lazım
Bulup kaybetmemek için kaç kafes
Özgür bırakmak için kaç anahtar
Yoruldum soru sormaktan
Akan kanımdan aldığım sahte irin kokusundan
Düşünülmüşleri düşünmekten
Hissetmemeyi hissetmekten
Aşkları ve savaşları aynı kalemden dökmekten
Yoruldum
İçimdeki kuşları tek tek kaybeder oldum
Hayatıma doğan güneşler karla yağan düşlerimi eritir oldu
Küçük bir çocukken güzeldim
Koşarken kendimi yakalardım
Ruhumu geride bırakmazdım
Kendimi bulmak istiyorum
Kendimi bulmak...
Zamanın bu şımarık ve aceleci tavrından azade değilim
Biliyorum
Ve görüyorum
Zamanın tanımı olan kum saati yerine kullandığım ruh saatimden kaybettiğim her tane
Hayatımın bir rengini ve bir şarkısını alıyor benden
Kaybetmek istemiyorum
Çünkü artık renklere ve şarkılara inanıyorum
Adem’in yediği elmanın rengini görüyorum
Habil’in attığı çığlıkları duyuyorum
Evvelden ebede hissediyorum acılarımı
Ve artık devrediyorum şarkılarımı, renklerimi
Bu dünyadan azad ediyorum kendimi
Görmeyin renklerimi
Duymayın şarkılarımı
Kaybedin ve bulmayın beni.