Sıcak bir rüzgar soğuk bir buluta çarpar

gökle yer gibi yüz yüzedir kare ve dikdörtgenler

bir balon uçar içi dingin bakışlar dolu

susmak renginde izlemek renginde


ve tam yerinde söylenmiş bir söz gibi gece

mum ışığında terleyen duygular

sapsarı hüzünlenirken

ardışık sayılar gibi gururlular


çakıl taşlarım şıngırdar

ulu esintilerin eteklerinde

titreşip salınır ardından toparlanırım

tecrübenin yeni yetme hevesiyle


köpekler koşturur

sokakları sulara uzanan

toprak ve yeni örülmüş yaşmak kokulu köyde

ses ve kavga dışında kalır

eskimiş kireçli duvarların

tükenirim eski ahşap bir sandalyenin üzerinde


satranç tahtasında kırmızı bir ay

meydanlarımı parklarımı boyayın onunla

kalabalıklar salonlarda toplansın

bir iki silüet yeter

konuşarak uzaklaşmama...