"Göz dehşetle açıldığı, ay tutulduğu, güneşle ay birleştirildiği zaman;

İşte o gün insan 'Kaçacak yer var mı?' diyecektir."


Bir önceki embriyona doladığım ayaklarımda gitmeyen kan kokusu ve nereye gitsem taşıyacağım hüzün çocukları. Bu ilin duvarları, yalnızca ağlamak için. Diri diri gömülen kız çocuklarının küçümsenen öfkesini kordonunla gözlerime emziriyorum ve çözündürüyorum kireç taşlarını. Ağlamak hakkı yalnızca bizim. Yalnız başına ağlamayanların Hakk'ı için.


Bir kavanozu düşüncesizce kırmaları üzerine yıllanan yüzünün şavkı serbest kalıyor.


Ve sen de dâhil öldürülen bütün anaların rahim duvarlarında ağlaşan cam kırıklarını, Ağlama Duvarları'nın gözlerine batırıyorum. Onların timsah gözyaşlarının, ağızlarında soluyan ateşi yenemediği diyarlarda, yüzünün şavkını doğrultuyorum bu cam kırıklarına. Bir kavmi yangınınla helaka sürüklüyoruz. 

Ve içtimai yangınlarını diyarımızın, mahfuzumda gözlerinle büyüttüğüm gözyaşlarımla kurtarıyorum. Ertesilere sarkan gülüşlerinin sonsuzluğunda; dişlerine yapışan o soruyu ağzından ğöğe fışkırtana, bu ağlamayı gözlerime Bir'leyene kadar, Bir'ine gülüşünü ağıyorum.


"Men Rabbuke? Men Rabbuke?"


Bu gece ağlamalarım yanıtlasın.


Öyle upuzun gülümsüyorsun, gülümse. Ağzının ilk yerleşkesine dönmesi asırlar alsın. Ve ben seni orada bekliyorum. Geldiğinde, apak dudaklarının hilali O'na döndürülüyor. Ve ben, o büyük gün, gülüşünün mukabelesine nail olmaya eriliyorum. Uzanıp alnından devralıyorum ışığını. Bu gök yıkılsa da sensin yıkılan. Bu yerlere serilen yıldızsa da senin kanlı çiçeklerin.

Bu gece en doğrucu gözlerimdeki de sensin ağlayan. Gülüşün olsun tüm suallere yanıt olan.


Bu gece, son rüyamı görüyorum. Koynundaki melekler bana ağlıyorlar. Ve ben daha çok ağlıyorum. Bir su yüzeyinde birbirimize uzanarak genişleyen iki meleğiz uykularımda. Kanatların, kanatlarıma med olup uzandığında o geceden beri asırlarca nasıl uzatılarak anılmıştı ağlamak? Ve cezr olup gülüşünün kıyısına çekildiğimde nasıl susatmıştık imansız dağları?

Ve fezada dudakların konuştuğunda, karanlık bile nasıl farkındaydı kutsal öpücüklerin? Karanlık nasıl beklemişti o günü, üstlerine şevkle yıkılman için? Ve öylesine geçti. Geceydi.


Akşam çattığında yalnızca sahipsiz kalmış, kanlı eşarplarla örtünüyorum. Annem ölürken ağzını bununla kapamış. Bir resimde asırlarca yaşayacak o bembeyaz gülüşünü dehşetle okşadığım bu örtü. Onu öpüyorum ve görüyorum ki kendi kanımda da eş zamanlı şekilde, gülüşü çığırırcasına ağlıyor; kanıma pompalanman için ruhuma bastıracak bir kabzanın soğukluğunu istiyorum. Ve beyaz kan hücrelerim, apak dişlerinle üst üste geliyor bir zalim yüreğimi ezdiğinde. Fırlatılmaya hazır bekliyorum. Şimdilik göğe yıldız niyetine fırlatacağım kanlı entarinin çiçeklerini ezberlemeye çalışıyorum.


Bebek ağzım, son bebeklik devrini yaşarcasına ağlıyor. Asırlarca ağlamak için büyümek istemiyorum sanki. Gözlerimde bir gazanın hazırlığını tamamlıyorum.


Bir asker yaklaşıyor, görüyorum. Ağzım bağırmaya yeltendiğinde annemin gülüşü havaya kaçıyor ve bir namluyu kucaklıyor. Hemen ben de kucaklıyorum. Cesedimde, bir namlunun kalibresine gülüşünün desibelini yazdırıyorum ve kalbimin en derin köşesine sen yazılana dek, ölmeyi reddediyorum. Yüzüme bastırdığım çiçekli elbisenin her detayını gözyaşlarıma öğrettim. Yanı başımdaki ölü bir kız çocuğunun çıplak cesedine nemli gözlerimle kanlı entarilerinden giydirdim. Kan ağlayan kaç cismin varsa senin, çiçek vatan bitirmeyi namusum belledim. 


Asırlar boyu bedenimden bir kurşun kalınlığında, 12,7 mm annem gülüyor. Bense bir deri bir kemik ağlayabilmişliğimin utancıyla gözlerimden seni fışkırtacağım güne kadar, milim milim gözlerimi uzatıyorum. Otuz iki dişine döküldüğüm yerlerde tuzlu tuzlu, gülüşünün en akmayan yeri bu kelimeleri askıda bırakıyor.


Ben küçük bir kız çocuğuyum.


Gelişmeyen rahmimi, anneminkinin üstüne tuğlalaştırıyorum.

Gözyaşı çocuklarımı nakış nakış ördüğüm yerden Peygamber'le yükselmek istiyorum.

Safları gülüşünle sıklaştırıyorum anne.

Ve bir daha bu Duvar'ı sahipsiz bırakmıyoruz.


"Men Rabbuke! Men Rabbuke!"


Zalimin tümüne ibretlik

Sen gülesin ümmet adına ana.

Tüm sualler yanıtlana.

Doğrulup kan çiçeklerinden cevaplar biçiyorum entarinden

Ümmet alnına.