Elia Süleyman, filistinli bir film yapımcısıdır ve filmini kabul edecek bir yapım şirketi arayışında Paris ve New York'a seyahat eder. Her seferinde karşısına çıkarılan engel ise geldiği topraklar, içinde bulunduğu durum ve ES'nin bunun aksine barış temalı bir komedi filmi yapacak olmasıdır. Hem de Filistin'de çekilecek bir film. Olacak iş mi bu(!) Filistin'de başlayan ve Avrupa, Amerika topraklarına bizi götüren, absürt birtakım toplumsal durumları ve devlet işlerini mizahi yolla bize sunan, Doğu ve Batı karşılaştırmasını zekice işlemiş bir film. Elia Süleyman, film boyunca tek bir cümle bile konuşmuyor. Evet, karakterimizin hiçbir repliği yok ancak birinci saatin sonunda duyuyoruz sesini. Film boyunca söylediği tek şey doğup büyüdüğü toprakların neresi olduğu: Nasıra/Filistin. Kendi cenneti. Batı'nın Ortadoğu'ya, kendi memleketine olan bakışını şu replik ile çok net bir şekilde veriyor bize:
+ Seni çok yakın bir arkadaşımla tanıştırayım. Kendisi şu anda Ortadoğu’da barış üzerine bir komedi filmi yapıyor.
-Şimdiden komikmiş. İyi şanslar.
Ne diyelim izahı olmayan şeylerin mizahı olur. Elia Süleyman da böyle düşünmüş olmalı ki bu filmi kaleme almış, yönetmiş ve bizzat oynamış. Ama ülkesine dair umutlarını hiç yitirmemiş olmalı ki filmin sonlarına doğru şu repliği duyuyoruz: ''Biz göremeyeceğiz ama Filistin yaşayacak''.
Baştan sona keyifli, yeri geldiğinde acı acı güldüren ve bana kendi cennetimi de anımsatan hoş bir filmdi.