Bursa otogarında öylece duruyorum
Ağlamaklı çaresizliğim
Tozlu araba camlarından yüzüme çarpıyor
İnsanların umursamaz gürültüsüyle
otogar kalabalığına eşlik eden gözlerim
Sigara yakacağım kayıtsız bir köşe arıyor
Bulutlar ağlamamdan haberdar sanki
Sessizce toplaşıp
Gözyaşlarımı saklamaya yağacaklar sanırım
Otobüs peronlarında telaşlı bir kayboluş halindeyim
Bir an önce terk etmek istiyorum bu şehri
Gece kaldığım motelin yatağına çay dökmenin derdi hala üzerimdeyken
Bu şehirden gitmek
Kayıplara karışmanın huzuruyla gitmek
Terk edilmenin tatsız acısında gül almak
Çiçekçinin önünde durup solgun yüzüme rengini bırakmak istedim
Yazdığım şiiri okuyasın diye kağıda yazdırdım
Affedilmenin telaşlı yorgun ve heyecanlı bekleyişinde acınası bir gariplik vardı üstümde
Ya sen sevgilim
Eline buruşturduğum şiir ıslandı mı okurken sen
mürekkebine dokundun mu hiç
yatağına vuran sokak lambası eşliğinde
Ya da sokak lambasından iki adım ötede bir çöp kutusunda yırtık halde mi duruyor
Yoksa belki de şiirin kağıdı gibi hissettin kendini
Arsız bir ruhun yazdığı
müptezel söz tümceleriyle dolu kirli bir kağıt parçası gibi
Sokak lambası altında bir çöp kutusunda ya da bir başkasının okumasında
Yazdıklarım
belki de bu otogarın kalabalığından geriye kalan bir kaç parça hatıraydı
Belki de bir başka şehir bir başka otogar bir başka meçhul yolculukta
Hatırlarım
Şiirime yazdığım adını
Sarhoş Atlar Şairi
2023-10-06T22:57:54+03:00Ayrılığın kendisi hüzünlüdür
Kenan Birkan
2023-10-06T21:51:55+03:00Otogarlar da tren garları gibi hüzünlüdür.