Eziliyorum. Bütün bunların altında eziliyorum. Burada böylece durmak benim elimde, istediğimde alıyorum bu yükü omzuma farkındayım. Artık hep kendime yüklemiyorum hak etmediğim bu şeyleri, kontrol edebiliyorum biliyorum. Ama bir şekilde zaman zaman tekrar hatırlamam gerekiyor. Görmezden gelebiliyorum artık, yokmuş gibi yapabiliyorum ama bir yerde bu zorlaşıyor. Tamamen görmezden gelemiyorum. Yok edemiyorum, olmuyor. Yoruldum. Bu kelime geçmişe bir hakaret sayılır. Bugünkü yorgunluğum en fazla yirmi dört saat burada ezilmek. Bunu daha önce yıllar boyu yaşadım. Yine de acı vermesini engellemiyor. Hiçbir eylem göstermeden katlandığım sonuçlar acı veriyor. Yapabiliyorum, yaşayabiliyorum, mutluyum biliyorum. Belki mutlu da olmamam gerekiyor, çabalamam, bir şeyler yapmam, onca sene sonra da olsa bir şekilde durdurmam gerekiyor, vicdanımı basitçe susturmak bencillik belki. Ama ben alıştım. Hep korktum, parçalanmak istemedim, üstesinden gelmesinin daha zor olacağını düşündüm, öyle de olurdu. Artık korkmuyorum. Parçalanmak daha iyi biliyorum, doğru olanı yapmak istiyorum, acı çekmek o kadar umurumda değil. Ama içimdeki o küçük çocuk hâlâ o odada endişeyle uyumak ve sabah olup görmezden gelmek için ağlıyor. Fazla uzakta, hissedemiyorum, artık beni etkilemiyor. Varlığı yetiyor yine de çabalamadan uzak kalmama.

Keşke hiçbir şey bilmeseydim. Büyüdükçe bunlar daha kolay, hayatın akışında başka şeyler düşünmeye yer kalıyor. Çocukken hayat daha küçük, oyunların ve arkadaşların var. Bildiğin hiçbir şey olmasa hayal gücünde olurdu belki ama arkadaşların da oyunların da önemsiz oluyor bildiklerinle. Çocuk olamıyorsun. Çocuk olmak genel bir terim aslında, bazen de çocuk oluyorsun. Sadece hayal gücün bir şeylerin üstesinden gelemiyor, ona yer kalmıyor. Aslında çok güç bir şey başardığını bilmiyorsun. Büyüyeceğine inancın olmuyor, o odada öylece hayatın aynı endişeyle geçecek sanıyorsun. Bir gün her çocuk biraz büyüyor. Ben artık o odada değilim, büyüdüm şu an bambaşka bir yerdeyim. Unutamıyorum, çünkü endişemin ana nedeni bana her gün ısrarla kafamı çevirip kapıları çarptıkça kendini göstermeye çalışıyor. Artık korkmuyorum, korkulacak bir şey yok. Yalnız değilim. Yabancı kimse de yok, belki de var ama önemsemiyorum. Artık buna alıştım. Bunların hiçbir önemi yok. Bu oda korkmam için yok.

Kendimle geçirdiğim en mutlu günler var burada. Bu odada bütün özgür düşüncelerim var. Karanlıktan ilk bu odada korkmadım, içeriden gelen bir ses ilk burada önemsemeden kendimle güvende hissetmemi bozmadı. Odamın derinlerindeki olmayan cinlere ilk bu odada espri yaptım. Mutlu, yıllar boyu hiç ayrılmadığım, sarılmadan uyumadığım ayımın ilk bu odada iki saat felsefe yaparak kafasını şişirdim. İlk burada kalbim kırıldı. İlk burada sevdim, sevildim. İlk burada dans ederken mutluluktan ağladım. Kendi bitkilerim ilk burada oldu, günlerce unutup susuz bıraktım. Ben bu odada ilk defa bir gün, endişe duymayı bıraktım. Şimdi o tarihi bilmek isterdim, tam o günü, endişe duymadığım gün nasıl uyuduğumu. Bir önemi de olmazdı aslında, öylece bitmiş. Kaybetmekten ilk defa bu odada korkmadım. Ben burada büyüdüm. İki yıl olmuş bu şehre, bu eve ve bu odaya geleli. Benim küçük kızım büyümüş ve ben onu küçük diye sahiplenmeye başlamışım. Ne yaşadığını ilk kendi, tek kendi anlamış. Zihnini kalabalıklaştırmayı, bir de o yığını hizaya sokmayı öğrenmiş. Artık büyüyeceğini biliyor, gün geçtikte büyüyor. Hiç büyümek istemiyor aslında, çocuk kalmak istiyor. Ama bazı bunun gibi gecelerde çocukluğunun bir kesitini hatırlıyor, büyümek kötü değilmiş diyor. Mutluyu unuttu şu günlerde, sadece üzülünce anlatıyor uzun uzun her şeyi. Bazen yaslanmak için kullanıyor, uyuması gerekince pişman olup öperek özür diliyor. Biliyor, mutlu onu affeder. Mutlu onu anlıyor, hep anladı, sadece o vardı. İyi ki vardı.

Şimdi çaresiz olduğumu düşünerek yazmaya başvurduğum basit satırlar benim için hayatımın en değerli metnini oluşturdu belki. Büyüdüğümü hatırladım, üstesinden gelebildiğimi hatırladım. Ne yaşıyor olursan ol, umut insanın içinde, tamamen benliğin kaynaklı bir dayanak. Çıkmaz bir yolda olabilirsin, olan yollar seni korkutabilir, dönüş zaten yoktur, tercihinle gelmemiş olabilirsin. Yine de umut etmelisin. Kimseden değil, kendinden beklemelisin kurtuluşu. Işığı kendinde aramalısın. Gerekirse tamamen gömül benliğine, çıkma orada kal, görme başka hiçbir şeyi. Etrafını görmekten, baktıkça acı çekmekten iyidir. Bazen görmemek, bilmemek yıllar boyu acı çekmene engel olacaksa kendine yaptığın en büyük iyiliktir. 


07.05.2021