Hep oturduğum zaman ayaklarımın yere basabilmesini isterdim küçükken. İnsanların ayaklarımı öyle havada sallanır görmesini istemezdim. Hadi boş verelim edebiyat denemeleri yapmayı artık.. Öze geleyim, neticeye.. büyümekten korkuyor insan bazen, tamam insan değil işte ben korkuyorum. Ayrılıkların verdiği acıyı hissedince ve büyüklerin buna karşı sabrını görünce. Büyümek istemiyorum. Ayrılıklara kâalesiz kalmak gibi geliyor içimden. Melankoli mi bu bilmiyorum. Ama büyürken ayrılıklara sabretmeye çalışmaktansa, ayrılıkların olmaması için çalışmak daha mantıklı geliyor belki. Yada duygularım mantığımı tamamen sarmış, artık düşünmüyorum sadece hissediyorum. Gözlerimi kapattığımda aylar geçmesine rağmen hala o yerde yaşıyormuş gibi, orayı görüp kokusunu alabiliyorsam bunu nasıl açıklayabilirim. Nasıl açıklayabilirim dün ne yediğimi hatırlayamazken, oraya ait en basit ögeleri tüm gerçekliğiyle hissetmemi. Hayatta mıyım bilmiyorum, hep aynı güne uyanan bir insan olamaz belki ama ben hep o zamanları yaşıyorum. Şuan bulunduğum mekana hiç gelmemiş gibiyim, geçmiş de kalmışım ben sanki, orada derin bir yerde, kurduğum döngüde bir hayat yaşıyorum. sanki gözlerim dışarıyı dünyayı görmüyor, sanki onları çevirmişim, hep geriye beynimin içine bakarak, o zamanları görüyor ve orayı yaşıyor. geri sarıp tekrar tekrar izliyor.İnsanlar geçmişlerini yanında taşıyarak anı yaşarken, ben geçmişi yaşıyorum anı seyrederken. belki ondandır büyümekten korkum, benim için bir şey değişmiyor; ben hep o zaman aralığında yaşıyorum ve bilmem belki hep yaşayacağım. o zamanın sonundaki ayrılığı her seferinde tatmak istemediğimdendir büyümekten korkum. herhangi bir zamanından başlıyorum o hikayenin ama sonu hep aynı oluyor. Ben büyümek istemiyorum, ayrılıklara alışıp, onlara karşı göğüs gerebilmek istemiyorum, onlara katlanıp hakkından gelmek istemiyorum. Ben o hikayenin sonunu değiştirmek istiyorum, her güne kalktığımda başladığım yeri bilmek değil, bitişinin güzel olabilme ihtimalini düşünmek istiyorum. Karanlıklardan korkmuyorum, ama o karanlıkta da sabah güneşi vurduğunda olduğu gibi gülmenin olabileceğini, gözükmese de karanlıklarda da tebessüm edilebileceğini hayal ediyorum. yada her neyse işte... ben yine saçmalıyorum...


07.10.2010, 00:59