Sabrı taşıyor yalnızlığımın

Göğsümün gümrah yerlerinde yaralar kudurmaktadır

Asılmaktadır bileklerimde yaşamak

Köleleri bilmesem bilirdim insan iyidir

Uçmak güzel olurdu tanışmasaydım yarasalarla

Boğmasaydım nehirleri adımlarımda

Binerdim sandalına dünyanın

Ötelerde bir köy var, derdim

Ellerimle kazdığım topraktan kanser otu yeşermeseydi

Çare bulurdum kansere, ölümden korksaydım

Gülseydim sakallarımda ters laleler de gülerdi

Görseydim yollarımda yabani kısraklar yürürdü

Dedemle güreşmeseydim yenilirdim ölüme

Kırmasaydım sobaya odun, anlamazdım

Yananın odun olmadığını

Kül bırakmazdım hayatımda elim yanmasa

Dağlarımda erirdi kar, bahar gelse

Belki çocuklar da gelirdi gözlerinde kasımpatılar

Bilseydim büyümezdim, büyütmezdim kendimi

Küfür iyi olsa eder miydim hiç

Sadece semaya açardım avucumu

Hüdhüdler konardı belki

Göğe bakardım en yüksek yerlerden

Gökdelenler delmeseydi göğümü

Ay aydınlatırdı yüzümün yorgunluğunu

Güneşi görmeseydim öğle vakti bağ kazarken

Ocakta tüten annemin emeğiydi, sonraları anladım

Sonraları öğrendim sofra başına son oturanın en merhametli olduğunu

Çok ıslandım yağmurlardan

Yaprağı sararmış ve dökülmüş ceviz ağacının altında çok bekledi

Çürüyen cevizlerin sağlamasıdır ciğerlerin, bir şeyler yapalım

Ben yokken şehir daha huzurlu, bildim

Mezarlar daha sakin ve güvenilir

Gidecek bir yer arasaydım

Meşgule düşerdi gideceğim adresler

Bahçem olsa ilk kuşları kovardım özgürlüğümle beraber

Avunurdum ilk çocuğuma “Özgür” adını koyar

Bir gün oda gidecek olsa üzülmezdim kuşlarla gittiğinden

Keşke büyümeyebileydim büyü bozulmazdı