Bodrum'da bir Haziran gecesi. Begonvil ve deniz kokusu içimdeki huzursuzluğu dindirmek istercesine bana eşlik ediyor. Ayaklarımın altındaki kumları savururarak yürüyorumnereye gittiğimi bilmeden. Bir şeyden kaçıyorum sanki. Lakin aslolan bir şeyden değil bir suretten. İçimde ve peşimde olduğunu hissettiğim şeyden. Unutmak ve geride bırakmak istercesine hızlanıyorum. Ben hızlandıkça peşimde olduğunu sandığım suret de hızlanıp yakama yapışıyor sanki. Ondan kaçtıkça içimde her yerime yayılan huzursuzluğu hissedebiliyorum. Günler içinde bu suretin durmadan nasıl bu kadar büyüdüğüne şaşırıyorum. Daha fazla ilerleyemiyorum. Sanki ayaklarımın altından kumlar çekiliyor. Düşüyorum. Kıyıya dalganın vurmasıyla gerçekler de benim yüzüme vuruyor bir anda. Cevabı bulmanın sevinciyle gülüyorum. Bendim büyüten... Bu sureti kendi içimde ondan başka bir şekilde var etmiştim. Ona kendimi ilave ederek. Ve o sureti orda bırakarak, gelirken sahilde bıraktığım ayak izlerimi bir bir silerek geri dönüyorum. Peşimde ve içimde kimsenin kalmadığını hissetmenin o iç rahatlığıyla...