Ayrılık her zaman için büyüyen bir fidandır. Kimileri için bu fidan erken büyür, kimilerininki zaman alır. Çok haince bir pusu, aydınlık sokağın karanlık sonu gibi. Bir taraftan ise başlangıçlar için gereklidir ayrılıklar. Çok garip bir his aslında. Tüm hayatınızı yanınızda geçirdiğiniz bir obje veya insandan ayrılıp bambaşka bir yere gitmek gibi. Ön yargıların aktif olduğu bir ortam ve çekilen yabancılık. Bu ön yargılar ve yabancılık sadece tanışma aşamasında böyle aslında. Sonrasında öğrenirsiniz bulunduğunuz ortamın gerçeklerini, ön yargılar ise bir kenara çekilir ve sıcak sularda keyfine bakar. İşte o sıra anlarsınız ayrılıkların gerekli bir şey olup olmadığını. Ayrılıkların arkasından hüzün koşa koşa gelir. Tabi bir gün o hüzün de gidecek çünkü bulunduğunuz durumu kabullenmeniz gerekecek. Gerçekleri ne peşinden koşan hüzün değiştirebilir ne de sıcak sularda keyfine bakan ön yargılar. Ayrılıklar ortaya çıkarır her türlü iyiliği ve kötülüğü. Nedeni çok basit aslında. Kurulan bağlar gözünüzü kör eder. Gerçekleri ise bir diğer ayrılık vakti geldiğinde anlarsınız. İşte bu yüzden en yakın dost, en kötü düşmandır ayrılık.