Rüzgar alıyorum,
Titanik duy sesimi
Çarptığın buzul kadar soğuğum şimdi
Yokuş aşağı kollarımı açarak
Telaşlı bir çocuktum, hızlı büyüdüm
Boyumdan büyük acılar sakladım
Seneye de kaldı biraz hep
Kaldım ardında soruların
Ünlem dümdüz, noktalı bir cümle gibi
Soru işareti öyle mi
İlla büküyor boynunu noktaya
İlla kapısı açık yatacak
Soğuk olur geceleri, kaç defa söyledim
Sen de yol boyu düşünme
Kafanın dikine bağıra çağıra git dedim
Dinlemedi
Nilgün gidince kuşların da mesaisi bitti
Göğün de yüzü kırışıyor biraz öfkeli ve hatta
Ağlamamak için zor tutuyor bazen kendini
Yoluna kuş koyamadım sevgilim
Fakat cümle sonlarımda uçarı bir yorgunluk var
Bazen kelimelerim dağılıyor ağzımda
Hüzün-lük, akşam-sı, yağmur-sal
Gün ortasında anlamsız bir şarkı gibi
Dolanıyorum ve dönülmez ufukların
Müdavimi oluyorum mecburi
Tuhaftır alıştım kaybolmaya
Ben de kaybolanlara alışamadım
Ağaçları da yoksa insanın
Kim anlar durup dururken savrulmayı
Rüzgar alıyorum,
Çarpıyor kapı pencere
Sen duymuyorsun
Uykum kadar yoksulsun bu şiirde
Anlamıyorsun.