Rutubetli bir binanın içine tıkılacakmışım

Bilmem kaç yıl, kaç ay

Eğer vicdanım olacaksa hür

Varsın yatalım bir ömür

Sonuçta yine batacak güneş

Yine doğacak ay

Geceler bana yine yoldaş olacak 

Hem kim karar verir tutsak olan kim 

Ya da kim daha özgür 

Demir parmaklıklar arkasında

Ellerimde kelepçelerle

Sevdiklerinden uzak olan ben mi? 

Aklındaki korkudan parmaklıklar

Kalbinde kağıttan bir pranga ile 

Kafessiz ve bir o kadar kanatsız bir kuş gibi yaşayan sen mi? 

Hayallerini tutuşlayıp  

Direnen mi? 

Senin olana bile benim diyemeyen mi? 

 

Kaç şehir gördün mesela? 

Her köşesi senin olan bu dünyanın 

Kaç ülkesinde güneş değdi tenine? 

Hakkını aradın mı sokaklarda, kaç kere? 

Sen mi özgürsün kardeşim

İçinde kaybolduğun bu labirentin

Çıkışını ararken kendini kaybettin 

Biz kırarken duvarlarını 

Umut ederek o güzel günleri 

Yapmayın diyen yine sendin 


Ben de isterdim mecnun olup düşmek çöllere 

Bir kadının koynunda girmek nurdan göllere

Ben de isterdim annem ağlamasın 

"gocuklu celep" beni de yaylasın 

Ama kardeşim şunu bilesin 

Ne bu düzen bir akbaba

Ne de ben leşim 

Ben hala alabildiğine diri

Ve alabildiğine serkeşim