herkes için ayrı çizilmiş yollar

kim nereye bakar, neden kaçar

sabahın 6’larında akıllara gelen pişmanlıklar

ve sessizliğinden uzakta bir adam.

ikisi için de bir şey yapamıyor olmak

ve beraberinde getirdiği çaresizliği

sahilden ayırt etmeye çalışırken yalova'yı ve seni

biraz kendime bürünüyorum.

rüzgarın esmesini, yazın bitmesini

beklerken telaşla daha da sert geliyordur hayat mücadelesi.

sevgisizlikten dökülüyor acılarım

bu nedenle bağladığım saçlarım

bir eşitsizlik yaratıyor üstümde.

kin kusuyorum, kadın üzüyorum

senin dışında birini sevebilsem

hayata döner miyim acaba diye aynada kendime bilinmez sorular soruyorum.

cevapsız kalıyor, elimi uzattığımda alamadığım yanıtların

kısık sesle söylesem de hüznün bastırdığı yaraların

ve umutsuz gelmesi için çok neden var yarınların.

kalp bu, dayanmaz.


camımdan içeri girecek ufak bir serinlik beni öyle mutlu edecek ki

inan o an gelmiyorsun aklıma

ufak tefek yamaların, seni benden koparanların bir gülüşünle aydınlanacak sanki bozuk olan sokak lambalarım

tamiri gerekiyor.

birine belediye, birine sen bakacaksın

işçiliği zor, şartları kritik

birinin tamiri mümkün, ötekinin değil.

sonra uyanıyorum, gelen bir mesajla

hiç aklımda yokken kızılay'a kan bağışlıyorum.

birine faydam dokunur belki,

vücudum bağışıklık kazanır mı ki

gibi düşünceler dışında kan bağışından sonra ikram edecekleri soda mutlu ediyor beni.

en fazla damar yolunu bulamazlar kan kaybından ölürüm,

umut kaybı hiç çekilmiyor.

kalp bu, yorulur.


en olmadık zamanlar vardır ya

o zamanlardayım,

senin en olmadığın

benim hiç seni bulamadığım zamanlar.

takip et çizgileri, hayatta kalabilecek miyim acaba

kalp bu, durabilir.


çok eksiğiz, çoook.