Ferhun :

Aman şehre bir yağmur uğrasın da öyle gör

Nihayet hayaletler boş bulunca meydanı

Nasıl kaçışıyorlar koca koca adamlar

Başlarını gömecek kum bulamıyorlar


Ferzan :

Bilmez miyim ihtiyar tariflere ne hacet

Bu dünyanın azizim can damarı tıkalı

Yüce lordum sen, ol aklıma mukayyet

Kim bilir kaç yıl geçti ben çığrımdan çıkalı


Ferhun :

Şimdi moda cehalet, sokaklarda revaçta

Bazen üçgen kravat ya da iki çift rugan

Bu küçük insancıklar insanlıkla savaşta

Bazen kokmuş bir yalan bazen süslü elegan


Ferzan :

Medeniyet parlak ve pahalı bir elbise

Kim geçirse üstüne biraz tuhaf duruyor

Öyle ya giyinmek değil asıl mesele

Herkesler kerameti elbisede sanıyor 


Ferhun :

Danslarını izledim mumyaların şeflerin

Seslerini dinledim dervişlerin şeyhlerin

Hangimizin alnı ak hangi biri tastamam

Melekler de sevişir gizliden bana sorsan


Ferzan :

Zannımca yerin altı üstünden daha temiz

Ah Mirkelam ne zaman kalkıp da üfler sur'a

Asuman biz ne yaptık şikayetim kendime

Hep birlikte kirlendik bakmayasın kusura


Ferhun :

Ne de güzel söyledin el ele battık boka

Dinlesin şu çamurda koşturan zavallılar

Paklamaz bizi artık tellakların kesesi

En zehirli mahluktan çok daha zararlılar


Ferzan:

Bin tövbeye sığınsak bin kırmızı gecede

Affedilmez toprağa ettiğimiz ihanet

Taşıyorum arkadaş sığmıyorum bendime

Benim ihtiyacım yok aklım sana emanet


Ferhun:

Yıkansın metropoller şehirler suya batsın

Açılsın gezegenin kirli kara kutusu

Olmasın bu dökülen kanların hepsi ziyan

Bitsin artık vicdanın ağır ölüm uykusu


Ferzan :

Sen niye buradasın hizmetin hangi akla?

Ferhun :

Tutamadım dilimi ağır ağız ishali

Ferzan : 

Senin için hükümet çare bulmuş diyorlar

Ferhun :

Kapatmazsan çeneni ya mahkumsun ya deli

Sen ne diye geldiydin  niye tıktılar seni? 

Ferzan :

Uslanmayız ihtiyar çaresiz çağ kanseri