İnsanlar , yürüdükleri yollara çakıl taşları serpiyorlar , oradan geçtikleri belli olsun diye. Herkesin, kendi rengi var. Kimi siyah, kimisi beyaz , kimisi yeşil, kimisi de sarı. Küçükler çoğunlukla beyazı tercih ediyorlar, umutlarına, tazeliklerine ve hayallerine inandıkları için. Gençler ise kararmaya yüz tutmuş renkler tercih ediyorlar , kiminin bozuk sarısı oluyor kimin kirli mavisi. Bir yola çıktıklarını ve o yolda dünyanın tozuna karıştıkça kirlendiklerini, masumiyetlerini ve inançlarını azar azar kaybettiklerini lakin hala savaşmaya devam ettiklerini anlatıyorlar.
Yetişkinler ise topyekun kararmış renkleri tercih ediyorlar. Onlar , kabuklarını sırtlarından çıkarıp atmış, yaşamın tüm kirini ve tozunu yutmuş, bütün ahenklerini kaybederek , yalancı düşlerini anlatıyorlar.
Sürekli de dillerinde aynı sözler.
Biz ne bulduk ki siz ne arayasınız,
Biz neye güldük ki siz neye sevinesiniz,
Biz ne yaşadık ki siz neye ölesiniz.
Her yetişkinin hatır defteri var , içerisi şairlerle bezenmiş, kimisinde ismet özel kimisinde ahmet arif kimisinde yusuf hayaloğlu.
Hepsi göçüp gitmiş de , dünyanın bütün kahırlarını onlara bırakmış gibi , biraz sitemle biraz da özlemle dolduruyorlar yazılarını.
Gençlerin ajandalarında nâzım var , Turgut Uyar var , Can baba var. Hep aynı ihtirasla ve hep aynı umutla sevdaya ve mücadeleye koşuyorlar, gün be gün kirlenerek.
Çocuklarınsa , hayallerinden başka, küçük, ezik büzük kelimelerinden , dünyada çiçekler açtıran düşlerinden , saflıklarından ve yabancısı oldukları dünyaya kaçamak gülüşlerinden başka hiçbirşeyleri yok.
Bizler ardlarımızda çakıl taşları bırakıyoruz.
Bizler ardlarımızda bugünlerimizi ve yarınlarımızı
Düşlerimizi ve düşüşlerimizi
Hayallerimizi , dostluklarımızı, arkadaşlıklarımızı
Velhasıl kelam insanlığımızı bırakıyoruz.
Bu yüzdendir, dünyanın durmaksızın çoraklaşıyor ,durmaksızın cennet bahçelerini andıran ormanlarını, çiçeklerini, hayvanlarını birer birer kaybedip , yozlaşıyor.
Dünya dahi kaldıramıyor çünkü, ağırlığımızı.
Bu yüzdendir yavanlaşması herşeyin,
Ekşi ve acı tatlarla dolması bağdatların.
Velhasıl
Dikkat edilmeli çakıl taşlarına , onları dünyanın tozuna bulamadan, narince dağıtmalı ve kaldırmalı tüm kirlenmiş renkleri ortadan, yeniden umut olmalı.
Yeniden ve yeniden ,
İnsan insanlığına tutunmalı.