Birinin ölüm haberi hakkında ne düşünmeliyim? Üzülmeli, gözyaşlarımla kendimden mi geçmeliyim? Bunun ruhunu teslim etmiş birinden ziyade geride bıraktığı aile artıklarının hayrına bir iş olduğunu gizlemenin ne anlamı var? Ateş düştüğü yakar, nereden bileceğim bu acıyı değil mi? Haklısınız. Birini, ölümün nasıl olduğunu bilmediğimiz kollarına bırakmak bir tık yaralayıcı. Geriye kalanların, değişen hayat akışlarına üzülmediği ne malum? 


Ölüm ve peşinde getirdiği hüznün hediyesi hakkında çok konuştuğumun farkındayım. Annem olsaydı bir güzel azar işitirdim. Sanırım sorun da bu. Annemi gördünüz mü? Hiçbir zaman içimi açamadığım annemi gördünüz mü? Biz birbirimizin gönül bahçesinde hiçbir mevsim meyve vermeyen ağaçlar gibiydik. Parmaklarımı harflerin üzerinde her kaydırışımda zihnimde nelerin ipinin koptuğunu merak ederdi. Sana nasıl söyleyeyim bunları? Sana sensizliğimi nasıl anlatayım? Benim için hayalini kurduğun beyaz önlüklü geleceği sana hediye edemediğim için özür dilerim. Hiçbir zaman yeterince iyi olmayacağımı keşke ilk tanıştığımızda bilseydin. Seni üzmek istemiyordum. Başıma gelenlerin sancısı aklımı oynatmama sebep oluyor. Sana kabuslarımı anlatamazdım, dayanamazsın. Zaten hastanelerin en sevilen ziyaretçisisin. Kederinin üzerine benimkilerinden ekleme yapamazdım. 


Neredesin? Yetmez miydi yokluğunla koyun koyuna geçirdiğim onca yıl? Biraz erken değil mi, benden uzaklarda olmaya bu kadar mı ihtiyacın vardı? Kimseyi affetmeyeceğim. Ruhumun şu anki halinden sorumlu olan hiç kimseyi. Bana büyük iyilikleri de olsa kimseye taviz vermeyeceğim bundan sonra. Ben, dünyanın en büyük kaybını sırtıma atıp ilerliyorken kimsenin tırnak ucu kadar duygusu umurumda olmaz. İçimdeki öldürme dürtüsü zaman zaman kendini fiziksel şiddetle dışarı vuruyor ve bu durumdan en sevdiğim insanlar zarar görüyor. Tanrım, adaletinin huzurunda ruhumu al benden. Zihnimden kaçamıyorum. Her gün ellerimden alınan saflığımı düşünmekten delirmeye başladım. Dayanamıyorum. Onlara söyleseydim onlar da dayanamazdı. Benim sahip olmadığım her şeye sahip olmaya dayanıyorlarsa ellerimden alınan her şeye dayanmayı da öğrenmeliler. Herkesin gerçeği öğrenmesi için hayatımın en önemli parçalarını mı kaybetmem gerekiyordu? Beni artık rahat bırakın n’olur. Biri zihnimi sustursun n’olur. Dayanamıyorum. Zihnimin hapishanesinden kurtulamıyorum. Ben sadece annemi özledim. Ona asla seni seviyorum demedim. Cesaret edemedim. Kendimi buna layık görmedim. Onu üzmeye de layık değildim ama içimi kemiren sırları başka nasıl ondan saklayabileceğimi bilmiyordum. 


Hıçkırıklarım onları içimde tuttuğum için kaburgalarımı kırıyor. Dayanamıyorum. Başıma "geçmiş" diye bi' çuval geçirilmiş, ellerimde suskunluğumun halatlarıyla öylece yuvarlanmışım uçurumdan. Ben sadece annesizdim. Benim omuzlarıma bundan daha ağır yükleri nasıl yüklediniz? Minik bedenim size dayanıklı mı göründü? Beni neden korumadınız? Ben neden ailesiz büyümeye mecburdum? Madem temiz tutamayacaktınız neden meleklerden kopardınız beni? Böyle bir sınav için sizce de fazla küçük değil miyim? Ruhumda öyle kesikler var ki… Ben sadece annesiz bir kızdım. Beni bu hale siz getirdiniz. Bana annemi borçlusunuz. Bana anne olma hakkımı borçlusunuz. Beni bu şehrin dar sokaklarından siz nefret ettirdiniz. Sizin lanetinizin bulaştığı her yerden ziyadesiyle tiksiniyorum. Lütfen bana annemi getirin. Ona sarılamayacağım, içimi dökemeyeceğim hatta belki bağıracağım ama tek ihtiyacım o. Asla ona karşı cesur olamayacağım. Hiçbir şey bu konuda duyduğum pişmanlığın ve kederin önüne geçemez. Tanrı'm neden beni ruhundan sual sormadığın kişilerden yapmadın? Dayanabileceğimi mi düşündün? Göğsümü yarıp kalbimi dışarı alsam biraz olsun rahatlayabilir miyim? Bu bedeli yalnız ödemek zorunda olmak boğazıma huzurun lokmalarını diziyor. Başıma gelenlerden sorumlu ruh askılarının etrafta dolanıp hiçbir şey olmamış gibi huzuru ummaları gözlerimdeki yaşları kuruttu. 


Başıma gelen kazalara çok sevinirdim annemle doğrudan iletişim kurabildiğim için. Benim için endişelendiğini o kadar derinden hissederdim ki… Hep böyle hissedeceksem yataktan kalkamamak sorun olmazdı benim için. Annemle doğrudan konuşabileceksem katlanırdım. Artık yapamam çünkü yüzüme kapanan bir cennet kapısı var. Yahya Kemal’in gemisine bileti bulunmakta. Annem huzura kucak açmaya hazırlanıyor. Dünyadaki tüm fiziksel acılara sahip olsaydım da onun ruhumdan uzaklaşmasını hissetmeseydim.


Özür dilerim anne. Özür dilerim hiç kolay biri değildim. Bana ulaşma diye sürekli kendimi senden gizledim. Ben annenin olmasının ne demek olduğunu bilmiyordum. Kucağında geçirdiğim dört ay, kokunu aklımda tutmaya yetmediği için özür dilerim. Bu küfür dolu aileyi çok mu aradın anne? Düşünemedin mi ruhunu senden koparmaya güçlerinin yeteceğini? Bir tokanın gelişine hasret büyüyen çocuktum ben. Herkesi annesiyle izlerken babaannesiyle yaşamak zorunda olan çocuk. Kimse ruhumdaki kanamayı durduramaz. 


Bilerek mi yapmıştı yoksa o kız? Annemin yanımda olmadığını bilerek mi gözümün önünde gidip annesine sarılmıştı? Ben bu hayatın neresinden yaşama tutunacağımı bilmiyorum. Varlığım birinin yolculuğa çıkmasıyla mı anlam bulacaktı yoksa Tolstoy’un dediği gibi? Bu, zihnimin en az ulaşabildiği kişi mi olmak zorundaydı? Tanrı'nın hayatı soyut yaratmasının sebebi annesiz yaşamaya karşı güttüğüm kin mi? Evet, kendimi bu kadar iddialı şekilde önemseyeceğim. Zihnimde birini öldürmenin vereceği pişmanlığa dair en ufak bir iz yok. Hiçbir şeyi kalmayan insan kendi yaratacağı hiçlikten korkar mı hiç? Meşaleli Kadın’ım elimden alındı. Beni bu karanlığa siz mahkum ettiniz. 


Sanki annem Yahya Kemal’in gemisinde değil de yorulduğu için içeride uzanıyor. Her an seslenecek, su isteyecek benden. İlaçları var malum. Her gün sekiz tane. Belki de iyileştirme umudu verip annemi ellerimden alan bu ilaçlardı. Belkiyle başlayan hiçbir cümle onu bana getirmeyecek. Ben ve annem bu ailenin huzurdan yoksun yaşamları yüzünden bu duruma geldik. Bir tek cepleri değil akılları da fakirdi. Mahvolan hayatımı önünüze sereyim. Sizin de bir şeyle gurur duyma hakkınız olsun. İğrençliğinizle. 


Bana annemi borçlusunuz. Bana saflığımı, yuva kurma hayalimi, anne olmanın endişesini borçlusunuz. Dertsiz tasasız ölmenize izin veremem. Ruhumu kavuran yangından nasibinizi almanızı mutlaka sağlayacağım. Ölümünüz hakkında ne düşünmeliyim? Annem olsaydı inat etme derdi. Annem olsaydı sen merhametlisin derdi. Annem olsa… Ya benim annem yok biliyor musunuz? 


Bana bir iyilik yapar mısınız? Beni anneme gönderir misiniz? Ben onsuz nasıl zihnime sahip çıkarım bilmiyorum. Ona layık olarak terk etmek istiyorum bu yaşamı. Ucu anneme ulaşacak her yola baş koymaya hazırım. Sizlere ucu bucağı pislik dolu hayatımdan bir hediye armağan edeyim. Lütfen çocukları annelerinden ırak yerlerde çiçek açtırmaya zorlamayın. Bahçıvan olmadan yeşeren çiçeklerin ne manası var? Ben anneme gidiyorum, hoş kalın. 


 7.01.22 01.22 


Korkuyorum. Yazdıklarım başka zihinlerin mahpusuna düşerse*