Camille Pissarro’nun "Peasant Women Planting Stakes" (Kazık Çakan Kadınlar) adlı eserini çözümlemek istedim. Bu sanatçıyı seçmemin nedeni Neo Empresyonizm yöntemini benimsemiş olmasına rağmen resimlerindeki şiirsel havadan asla çıkamamış olmasıdır. Hatta kendisi “Duygularımı izleyemiyordum artık. Bu bakımdan da doğanın o gelip geçiveren enfes etkilerini izleyemiyor, tablolarıma canlılık, hareket katamıyordum. Yitirdiğim şeyi yeniden bulmak ve öğrendiğim şeyleri yitirmemek için puantilist tekniği bıraktım.” sözüyle bunu desteklemiştir.
Yaşamının her döneminde çevresindeki insanların yardımına koşan Pissarro’nun kişilik bakımından çağının ressamlarından ayrılan birçok yönü var. Anarşist düşüncelere kadar giden bir toplumcu olan Pissarro çağının sosyal sorunları ile çok yakından ilgilenirdi. Bu da onun Neo Empresyonizm yöntemini kullanırken sık sık gözlemleri dahilinde eser yaratmasına sebep oldu. Öyle ki köyde yaşadığı için bu dönem resimlerinde tarla ve çapa temalı çok fazla eserine şahit oluruz.
1891 yılına ait olan bu eser günümüzde Private Collection’da sergilenmektedir. 55x46 cm ölçülerinde yağlı boya tablosudur. Sanatçının birçok eserinde olduğu gibi Peasant Women Planting Stakes (Kazık Çakan Kadınlar) eseri de Neo Empresyonizm yöntemiyle yapılmıştır.
Sanatçı, Fransa’nın küçük bir köyünde yaşadığı için işçilere ve köylülere karşı sempatisi vardır.
Bu eserinde de köylü kadınları konu alan Pissarro tuvalinde sonbahar havasını ön planda tutmuştur. Bu sebepten resimde koyu ve açık sarılar oldukça baş gösterir. Renk açısından ne kadar karmaşık bir tablo olsa da kadınların kıyafetleri ve paralel olmayan hareketleriyle oldukça dikkat çekmeyi başarmıştır.
Huzuru temsil eden mavi rengi öncü olan kadına giydirmesi; bulundukları konumdan ve icra ettikleri iş bakımından mutlu olduklarını tanımlar.
Kazıkları çakan kadınların işlerini tamamlamak üzere olduğunu görmekteyiz. Tarla üzerinde bu girişimde bulunan kadınlar hasat zamanına hazırlık yapıyor ve ekinlerinin gelişiminde kargaşa çıkmaması açısında ürünlere kazık yardımıyla rahat bir yol açma çabasındalar.
Bütün kadınların başlarında bir tülbent olması: güneşin tepede olduğunun ve bundan korunmak için kafalarını örttüğünü söyleyebiliriz. Aynı zamanda görseldeki tüm kadınların elbise giyinmesinin sebebi ise o dönem kadınlarının doğurgan ve güçlü kadın imajı sergilemesi için kıyafetlerinin altına bel korsesi ve popo kaldırıcı giysiler giymeleridir. Etek veya elbise dışındaki kıyafetlerin formu bu korse ve popo kaldırıcı içliğe uygun olmamasından ötürü tarlada dahi elbise giydiklerini görüyoruz. Dolayısıyla eserdeki kadınlar güçlü, özgüvenli ve eril enerjiye sahip olsalar dahi oldukça dişilliğiyle ön plana çıkan kadınlardır. Kadınların suratlarında herhangi bir ifade bulunmaması bize sohbet etmediklerini, herkesin kendi işiyle meşgul olduğunu ve oldukça da yorgun göründüklerini anımsatıyor.
En arkadaki ve uzaktaki bölgede evler olduğunu görmekteyiz; bu demek oluyor ki tarlaları yaşadıkları evin yakınında fakat buraya gelmek için azıcık da olsa bir yol katetmişler. Bir arkadaki kalabalığa bakarsak; çoğu kazık çakılmış ve başladıkları işin sonuna gelmişler. Güneşin de tepede olduğunu varsayarsak bu işe oldukça sabahın erken saatlerinde başlamışlar. Sabahın erken saatlerinde açık alanda olan bölgedeki kazıkları tamamlarken güneşin o kadar da çok yakmadığını kendileri de hesap etmiş olmalılardır ki en son işlerini bir ağacın gölgesine denk gelecek şekilde ayarlamışlar.
Bu resme baktığımızda Fransız kadınlarının 1800’lü yıllarda çok fazla çalışıp emek sarfettiğini, oldukça güçlü olduklarını, çekiciliğinden ve auralarından mekan ve konum fark etmeksizin ödün vermediklerine şahit oluyoruz.