Camın arkasında bir çift göz; o gözler benimdi, yani en azından bana ait olmalıydılar. Arka plandan izlercesine seyredip durdum bunca sene. Kimi zaman gökte oldum, kimi zaman yerin dibinde. Çoğu zaman arkadan seyrettim bedenimi, bazen hiç görmedim kendimi. Bir yerlerde hep fark edilmeye değin bekledim durdum sadece. Koşar adımlarla yetişmeye çalıştım kendime. En iyi anına şahit olabilmek içindi tüm çabam sadece. Sonra bir gün ne olduğunu anlayamadım, tökezledim birden. Soluklanıp kalkmaya yeltendiğim anda, tükeniverdim aniden. Bir şeyler garip ilerliyordu. Ben, eski ben değildim artık. Yanlış gırtlaklanan bir boğa gibi çırpındım durdum yerde, kanımı son damlasına akıtana kadar. Eklemlerim, vücudum belki tüm ruhum kaskatı kesildi. Kuru soğukta unutmuş olacaklar ki beni, ne düğü belirsiz bir forma bürünmüşüm seneler süresince. Bugünlerde canımı yakan en gerçek şey, topuğuma batan nasırım. Onu soracak olursanız kendisi kaskatı, küçücük ve kendi beylik formunda devasa bir ıstıraba sahip. Dallanmış budaklanmış halinden eser yok. Zaten kendini fark ettirmese, verdiği acıdan bir haber yaşayıp gidecektik beraber. Yine bugünlerde zıt gitmiyorum ona, yumuşata yumuşata varlığına son vereceğime inanıyorum.