Bir defa kırıldıysa hevesin öyle kolay kolay kaynamıyormuş yerine, düzeldi gibi gelse de sana, olur olmadık yerlerde yine oturuyormuş kursağına. Kalp kırıklığı bir şekilde yamalanıyor ama kırılan hevesler artık dikiş tutmuyor. Kalp kırıklığı gibi değil işte, oturuyor insanın içine. Hemen de geçmiyor, öyle kalkıp gitmiyor, kuruluyor başköşeye. Derler ya: yaşam olduğu sürece umut vardır. Umut da yetmiyor bazen kırgınlıklara. İnsanın iç acıları toplamı hesaplanamıyor hâlâ, zamanın kestiği yer dikilemiyor. Tutunamıyorsun yeniden bir dala, elinde kalacak korkusuyla, köklerinin sağlam olması yetmiyor güvenmene, emin olmak istiyorsun. Düşmekten korkmuyorsun, yalnızca aynı yerden acımak korkutuyor seni, tam da yeni kabuk bağlamışken. Bir şekilde bulup çıkarıyor insanlar bir zamanlar üzerini örttüğümüz her şeyi, belki de daha derine saklamalıyız, her üzerini örttüğümüzde altında kaldığımızı bilsek de...