Sen vardın Can Şenliği!

Seni Çalıkuşu'nda Kamuran, akşamın güneşinde Feride severdi.

Sen yürürdün; mevsimler değişir, kuru dallar çiçek açardı.

Sevdalar bilirdi seni, kan kırmızı güler bilirdi.

Gökyüzü bilirdi.

Kalpleri kaskatı kesilmiş insanlar bilmezdi.

Bilmezdi de yollarına dikenler dikerdi.

Bilmezdi ki seni diken severdi, gül severdi, yol severdi.

Bir gün bir diyardan kovulurdun, taşlanıp yuhalanırdın.

Diyar severdi seni.

O diyar taş taş arkandan taş dökerdi.

Her ne yöne baksan sevdalı bakışlar o yöne akardı.

Gittin...

Gittiğin günden beri Piraye yaralı, Nazım'ın gözleri yaşlı.

Şimdi dünya bir Cahit.

Bekliyor.

Çünkü biliyor, sen sevdiklerinlesin, sevdalı yüreklerdesin.

Sen varsın Can Şenliği!

Naciye ne yapsın ey Can Şenliği?

Erdem sensiz hayat verir boş satırlara.

Sezai avare dolaşır, Yahya Kemal yalnız...

Lakin umutlar sensiz değil.

Kalemi, kağıdı eline alanlar oldukça,

Kitaplarda satır satır dolaşırsın.

Garip bir gönülle incinir, mazlumun duasına amin dersin.

Akıllardasın Can Şenliği...

Şiirlerin hep ilk mısralarındasın.

Çünkü gönüllerdesin.

Candan öte Ahmet'lesin.

Duyarsın Cemal'in yakarışlarını.

Sen varsın Ey Can Şenliği!

Candan içre canan...

En bir sevilen...