Haksız öfkenle büyüttüğün döl bir canavara dönüştü. İçine nefret tohumları ekerken kendine döneceğini hiç varsaymamışsın. İnsan yarattığı böyle bir şeyden ölesiye nefret eder çünkü Tanrının merhameti yok içinde. Karşındaki canavar özünde iyilik taşıyor ama senin hikayende kötü biri, kötü sözleri tam kalbine isabet ettiren biri çünkü böyle öğretildi. Buzdan duvarları nefretle ve gözyaşıyla sivrildi. Elinde ne var ne yoksa alındı, evi yerle bir edildi. Bütün gün bir bankta oturup neyi beklediğini bilmeden beklemek öğretildi ona. Ne zaman verildi, ne mekan söylendi. İçinde eğer iyiliğe dair bir şey kaldığına inanırsanız umuttan başkası değil. Hiç olmak istemediği birine dönüşürken, aynadaki silüetine bakarken tırnaklarına kadar dolan nefret ona ait değil. Sizin gözlerinize bakarken ki hayal kırıklığı ona ait, hem de sizinkinden daha büyük. Dünya adaletsiz bir yer oldu, saklanan sırlar yüzünden. Aslında her şeyi karşındakine yarım yamalak ve tek taraflı anlattığında yarattığın canavarın sırtına dünyanın adaletsizliğini sen yükledin, bir başkası değil. Pişmanlığın belki de soğuk mermerin başına koyacağın bir çiçek düzeltmeyecek hiçbir şeyi. Öyle nefrete bezenmiş bir canavar yetiştirdin ki bir avuç toprağında çiçek bile açmayacak. Oysa bütün kötü şeylere rağmen çiçekleri severken.