Geçen dakikalar ona bir ömür gibi gelmişti. Suya bakmaya devam etti. Karanlık suda kendi yansımasından başka bir şey göremedi. Görünürde hiçbir kimse yok. Neredeydi? Aklındaki düşünceleri dağıtmak istercesine suya vurdu, parmak uçları suyun dalgalanmasına sebep oldu.


Aniden, su hareket etmeyi durdurdu, her şey olduğu yerde dondu. Keskin bir acının gözlerini deldiğini hissetti, elini yüzüne götürdü, acıya neden olan yaşları sildi. Neden bu kadar acıdığını anlamak için ellerini yüzünden çektiğinde gördükleri karşısında hayretle olduğu yerde donakaldı. Kalbi bir ceylan kadar ürkek hareketleri ise avını bekleyen bir timsah kadar hassastı. Etrafa dolan metalik koku, yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu.


Parmak uçları, sanki kanı her saniye daha da koyulaşıyormuş gibi, kollarının ve kısa süre sonra tüm vücudunun üzerine uzanan siyah dallar oluşturmaya başladı. Sudakiler kahkahalara boğulurken o sadece acı içinde çığlık atabildi.


Etrafın karanlık olmasına rağmen sağında solunda ve tam karşısında ona karşı bakan gözleri hissedebiliyordu. “Neden bana bakıyorlar?” diye düşünmeden edemedi.


Sonra biri sudan tamamen çıkıp yanına yanaşmaya başlayacakken etraf birden aydınlandı. Şimdi ise ona doğru koşan bir yaratık değil arkadaşıydı. Gözlerini bedeninin aşağısına indirdi. Bedenini saran dallar yerine diğer bir arkadaşının kolları vardı. Bu seferde ellerini gözlerine götürdü. Kan yoktu. Acı yoktu. Istırap yoktu.


Neler olduğunu kavramaya çalışırken beline dolanan eller onu suyun en derinliklerine gömmüştü. Çırpınmaya başladı bu sefer. Ciğerlerinin tamamen su ile dolduğunu ve artık çabalamanın anlamsız olduğunu anlamıştı.


Hayır hayır, doğru anlayamamıştı.


Saçlarından sertçe yukarıya çekildiğini hissetti. Kontrolsüzce öksürüyordu. Ciğerleri ondan bağımsız ayrı bir savaş hali içindeydi. Bu sırada da etrafında çokça gülüş sesleri duyuyordu. Bunlara sonu gelmez kahkahalar da dahildi.


“Bu sefer fazla mı ileri gittik?”


“Hayır saçmalamayın. Asıl ileri giden o. Bize ders notlarını vermeme cüretini nereden buluyor?” diye konuştu. Kız kendini yeni yeni toparlamışken saçının güçlü bir şekilde tekrar çekildiğini hissetti. Tekrardan kafası suya gömülecekken içeriye müdüre hanım girmiş olaya müdahale etmişti.


Şu an sözde arkadaşlarından kurtulduğu kesindi. Fakat kurtulamadığı tek şey içlerindeki canavarlardı. Kurtulamadığı tek şey içlerindeki nefret duygusuydu.