hasat elindeyim hasret baharında

kenevir topluyorum saçaklı yaylalardan

bozkırlardan geçiyorum rampalı ovalardan

anız yakıyorum gönlümün kepir kırlarına

yürüyorum ayak uçlarım göğsüme batıyor

yürüyorum çatlak bir çiçekdağı’nı

vefasız ve bir o kadar tortul kayalarını.


dağın tepesine serili gönlünden ıraklığım

sarsak adımlarımın eteklerinde

kuşlar uçmağ

kuşlar küskün

kuşlar yitik,

-kuşlar

yıkılmaya meyilli ufak taşların koptuğu gibi

boşluk ve intihar hissini yüklüyorlar kanatlarına

ne çırptığından habersiz görünen sakin, suskun

gıyabında yüklerin acı ve dert çığlığı.


fütursuz bir dalga okşar bileğimi inceden

köpürtür denizlerimi parazitli balıklar

-kimdir taşlarımı dalgalara sektiren?

sahi bilirim dalgaların ertesinde saklı olanları

küflü görünür kirli yosunlarım

ki tuz yutarım taşkınlıkların ardına

oysa hatalarımdır aciz kibirlerine dalgaları örten.


gönlüm

olta atıp bekledi

sevgiliyi

hasreti

yemi bitti,

vazgeçtim

dayanamadı taştı denizim

boğuldum.