Uyur ya da uyanık anlarımda,
Gözlerimin önünde,
Yahut göz kapaklarımın altındasın...
Yoksun, ama alıyorum kokunu.
Yüzlerce kilometre var aramızda,
Ama binlerce kilometre gelsem sana
Kapanmaz bi mesafe bu,
Ayaklarımı uğrunda feda etsem,
Geçilmez bu cehennem çukuru...
Kara sevdalı günleri andım seninle,
Günde bilmem kaç tane yutulan hapları,
İlaç zoruyla dalınan uykularımı hatırladım...
Ruh gibi dolaştığım, ruhsuz sokakları,
Sana bakıp ruhunu gördükçe,
Dokunduğum ruhsuz kadınları hatırladım...
Kızıl güneşi aldım semadan,
Senin fotoğrafına bahşettim.
Biraz geceyi kattım;
Dudaklarının yukarı kıvrılan köşelerine.
Tırnaklarımı geçirip dolunaya,
Göğe çektim beni saran ateşini.
Senin ışığını saçmayı öğrettim yıldızlara.
Sahi, nasıl sıkıştırdın bulutları dudaklarının arasına?
O fotoğrafta silüetin, sevdadan da kara...
Gecelerime ay olursan sen;
Ben güneş olur, yanarım...
İndi mi yeryüzüne zifiri karanlık,
Aydınlanır etraf; sana yansırım...
Rüyalarıma girersen sen;
İşte o zaman duramam, sıkıca sararım...
Tanrıça olacağım ille de dersen;
Ben reddederim tanrılığı,
Kul olur, sana taparım...
Keşke birkaç milyon adım atmakla,
Şu uzaklık sınavını kapasaydım...
Keşke aynı şıkta buluşsaydık,
Üzerine karalansaydım...
Keşke elimden gelseydi de,
Bileklerimi boyamak yerine kırmızıya,
Seni kendime bulasaydım...
Zehra
2021-07-28T15:04:19+03:00:) Hiç sorun değil, herkesin kendi bakış açısı neticede.
Zehra
2021-07-27T10:59:03+03:00Site bazılarını yayınlamaya izin vermiyor, saçma bir şekilde. Demek ki Bukowski içerik gönderse kabul etmeyeceklerdi :)
Tatlı bir güneş sarısı,
Aydınlatıyor sokakları.
Mevsimlerden ilkbahar.
Baharın ılık rüzgarı;
Yapraklarla sevişiyor
Saçlarının kumralı;
Parmaklarıma sarılıyor.
Gökyüzü masum güzelim,
Ben, değilim...
İhtimaller dolaşıyor beynimde,
En hınzır olanını seçiyorum aralarından;
kucağımda zıplarken izlemek seni,
Var mı ihtimali?
"Hayır", diyorsun "ihtimal değil."
"Kesin, izle beni.."
Öyle güzel ki kasıkların kasıklarımda,
Bir sanat filmi neredeyse memelerin.
Başyapıtsın benim ülkemde
Hayranlikla izliyorum seni.
Kim bilir, sonsuz bölümlü,
Bir dizi belki de.
Sımsıkı, kaygan o yere her girişimde
Bir bölüm bitiyor, başlıyor yenisi,
Her titreyişin üzerimde,
Bir sezon gibi sanki...
Güneş ışığı vuruyor tenine,
Teninin beyazını ışıldatıyor.
Bir trambolin gerili sanki diyaframında,
Gözlerimin önünde süt pınarların,
Bir yukarı, bir aşağı...
Güneş ışıldatıyor saçlarını,
Kasıklarıma çarpan kalçalarını...
Ah o kalçalar!
Güneş değil, ama onlar
Kabul ettiriyor bana,
Tanrının varlığını...
Tenin, beyazı papatyaların.
Kahverengi halkaları meme uçlarının;
Papatyanın toprağı sanki.
Bacakların yeşil sapların ten rengi hali.
Nazik ve narinsin.
İçine sokuyorken tüm erkekliğimi,
Sen hala narinsin.
Olma!
Olma!
Papatyam olma artık.
Şimdi olma.
Ellerim kalçalarında, canın yanıyor,
Karşı çık bana.
Hadi güzelim, acıyı hisset.
Seni tüm gücümle, kendime çarpışımı,
Eksenine kapıldığım o kıvrımlarında
Hisset.
Acıyı, acının güzelliğini hisset.
Ah güzelim, gökyüzü masum,
Papatyalar masum,
Sen masumsun.
Ben, değilim.
Hiç ummadığın bir anda,
Şimşekler çakacak beyninde inan,
İşte, tam şu anda,
Hala zıplıyorken kucağımda,
Yerim değişiyor.
Artık daha sıkı bir giriş,
Daha karanlık bir dünya,
Gözyaşlarını görüyorum.
Ah güzelim, ben masum değilim.
Kanayan yerlerinden zevk alıyorum.
Çıkar o vaşağı içinden, hadi,
Kedi gibi görünen kadının,
En mahrem yerlerinde o yırtıcı hayvan.
Ver onu bana.
Becermek neymiş öğret bana,
Yak tenimi,
Ve soğut;
En kadın sularınla.
Durma güzelim,
Zıpla.
Zıpla.
Zıpla.
Bakir bir adama
İlk zevki,
İlk girişi
İlk s*kişi tattırır gibi...
Ah güzelim sen de masum değilsin artık.
Tanrı duysa zevk alırdı inlemelerinden.
Benim güzel vaşağım;
Vahşi hayvanım;
Kalbim değilse bile,
Bedenim tapıyor sana.
Hadi durma,
Birkaç yudumla ıslattığım topraklarımı,
Yağmurlarınla sula...
02.05.21
Ahmet
2021-07-05T10:24:32+03:00Biraz tatsız geldi okurken bir türlü beklediğim çıkışı yapamadı ama genelinde güzel cümleler vardı ironiler güzeldi diğer içeriklerinizi merakla bekliyor olacağım.