İçimdeki her şey tezgahtaki atık ipler gibi 

birbirine girmiş durumda. 

— Kleist

.

eskiden olduğum insanı ardımda bıraktığım gibi yeni bir insan da

olamıyorum. Bir insan dengeyi ve basitliği istiyorsa nasıl doğduysa öyle devam edip sonunda bitmeli. Uyumlanmaya çalışırken gösterdiğim sahteliğim beni her gün yavaş yavaş zehirleyen gizli gerçekliğime dönüştü. 

Sadece içimdeki fırtınalı fikirlerin çokluğundan, ruhumun vücudumla bağlantısız oluşundan ve asla bir dengeye sahip olamayışımdan şüphe etmiyorum. 

Aklımın beni dışarıda bırakan sahnesinde niteliksiz bir oyuncuyum. Her saniye farklılıklar soluyan zihnim beni istemiyor yanında, kurduğum her cümlede biraz daha yokum ve her cümle sonum yeni bir suçlamanın başlangıcı oluyor. Ölümü deneyimliyorum bence cehennemi de. Güldüğüm anlar ürkütüyor beni, çünkü öylesine sahteyim ki, her gün canlı bir yalanı taşımaktan, yürüyen bir çelişkiyi sürüklemekten utanç içinde geceyi bekliyorum. Bu ruh asla mutluluğa layık değil, asla bir şiirde ağaçları ve kuşları simgeleyemez gibi; şiirde bir konu da olamaz, şiire yakışmaz. 

Bağlantı kuramıyorum hiçbir isimle, kahraman değilim. Her saniyede her şeye karşı biraz daha tükenen inancımın bitişini izleyerek geçirdiğim saatlerde en küçük bir direniş gösteremeyişime üzülmekten çürüyorum. Kötü bir koku duyuyorum soğuk ve kabullenemediğim hatta sahip olamadığım bedenimden . Denge ah sabitlik nerede? Hislerimi anlatırken ki doğru kelimeleri arayışıma lanet olsun! Dünyaya layık olmaya çalıştığım her güne, belki beni izliyorlar ya da dinliyorlar dediğim her sanrıma lanet olsun!

Hangi düşüncemi olgunlaştırayım? Hangi ben aynada gördüğüm? Değişen ve değiştikçe eski bir heykelin durumuna dönüşen ruhuma hangi elim ulaşsın? Hangi ilahı suçlayayım seçimlerimin doğrultusunda ufalanan inancım süresince parçalanan ben diye nitelediğim özne kaybolurken? Yazarak hangi sorunu çözebilirim içimdeki kesik kesik, sonuçsuz, uçsuz ve sınırsız kendiliğim oldukça. Bu benim diyebileceğim bir yüzüm yok aynada, sadece böyle olabiliyorsun dediğim anlarım var ve içlerinden seçtiğim bir kişilik olamadı hâlâ. Cehennemdeyim ben ve gerekçem bu. Hastayım belki, belki ruh denilen ölümsüz sarhoşun pençesinde kanayan bir köleyimdir. Hastayım belki fakat içimde tedavi olmak istemeyen parçalarımın saldırıları karşısında dirençsizim ve saklanabileceğim kalelerim yok. Büyük cümleler kurmak istemiyorum ruhum hakkında, alçaltıcı kelimeler kullanıyorum kendimi anlatırken çünkü cehennemdeyim fakat ateş değil beni yakan.