Adımımı attığım taş
Sanırdım ki sağlam
Ve taşıyacak beni
Yolumun sonuna kadar
Daha zaman bile dolmadan
Ve dikenlerin büyüme mevsimiyken
Çözündü taş
Yavaş yavaş
Sivriliğin kollarına düşerken
Karışan zaman
Yokluğumu gösterircesine bulandı
Bir şeyler hata yaptığımı bağırdı
Dostoyevski’nin bahsettiği hayat buraya mı kadardı?
Kulaklarımı tıkayacakken
Güvendiğim ellerim
Taşla aynı kaderi paylaştı
Her bir hücrem evrene karışırken
Ruhum içeriden fırladı
O bu hikayenin
Mutlak değişmeziydi
Ve yaşam
Bir işleme sığdırılamayacak kadar güzeldi
O ruh
Yaşamın ta kendisiydi