Zulme kör bir milletin, kalbi vahşete doyar mı?
Kaç masum gözlerden okunan acı,
Kaç miniğin bu dehşet sancısı,
Sağır olsa insan, yine bu çığlığı duyardı…
Teyzesi, halası, dayısı, amcası,
En çok da anne ve babası,
Kardeşi, kuzeni, seveni, sayanı,
Saçlarından tanıdığı, dokunmaya kıyamadığı…
Nedir savaş? Savaşan kimdir aslında?
Küçük bir çocuk mudur oyuncağı bağrında?
Yoksa ağlayan bir bebek mi, emziği ağzında?
Belki de bir kadın, boyamış saçlarını kanıyla…
Küvezde bir yavru, ilk gördüğü bir bomba,
Ağlamak nedir unutmuş, titriyor çocuk, şokta,
Hani dersiniz ya “Ağlayacak birisi dokunsa.”
Son kez ağla çocuk, son kez hıçkıra hıçkıra…
Batı, özgürlüğü öğretiyor küçük çocuğa, oyunla,
Bedenini parçaladığı çocukların, elinden aldığı oyunla!
Sus, hala cesaretin yoksa zaten konuşma,
Her ölen bir şehit, yük olsun senin omzuna.
Bir ses duymaya muhtaç, gözleri yaşlı baba,
Çocuğunu ararken enkaz yığını altında,
Elinde yavrusundan bir fotoğraf, arkasında yazıyla,
“Özgür bir Filistin için, bedel ödedi kanıyla…”