Kumruların sesiyle uyandığım ilk günden,

Başladı adımlarım.

Ben sevmeyi öğrendim ilk önce.

Sevgiyle dokunulan yer incinmezdi.

Nefretle dokunulan her çiçek solardı.

Duvarların renkleri, pencerelerin pervazları bile.

Çünkü bir çerçeveydi sanki,

gözlerimin bebekleri.

Ben sadece ben görürdüm sanırdım.

Dünyayı aydınlık renklerle.

Oysa herkes başka bakarmış.

Hatta bazen görenler de âmâymış.

Sorardım babama;

"Bir tek ben mi görüyorum böyle baba?" Diye.

Babam şaşırırdı sorularıma bazen.

Dünyayı bir tek benim gördüğümü sanırdım.

Uzun uzun bakardım aynada.

Dünya başkaydı, bambaşkaydı.

O çocuk yüreğiyle görebilmek çılgınlıktı.

Her gün bayramın ilk günü gibi olsun isterim şimdi.

Heyecanlı ama tereddütsüz.

Sonra sadece gülebildiğim o gün gibi yani.

Tanıdım dünyayı olanca görkemiyle.

Şaşırdım ve buğulandı gözlerim.

Ama büyüyorum ve yaşıyorum nihayetinde.

Demir mengenelerin arasında bazen yüreğim.

Ama kelimeye dökemem ruhumdakileri.

Bazen bana öyle gelir ki çünkü;

Ruhumdaki sevgi beni yaşatır.

Bir elim öbüründen tutup kalkıyor ayağa.

Gözyaşlarım diniyor aniden.

Nasıl oluyorsa oluyor.

Benim kırık duvarlarımdan sevgi sızıyor.

İşte aydınlanıyor ruhumun odacıkları.

Bembeyaz bir çerçeveyle görebilmek için.



Emine Diriöz