Neden yaşadığını çözebilen var mı? Ne mutlu edecek mesela sizi? Ya da ne sıklıkla durup soruyorsunuz? "Biz neden bu kadar abarttık ki, biz neden hep bir şeyleri bekliyoruz?" Mesela neden vakit kaybetmek gibi geliyor sevgilinize veya arkadaşlarına ayırdığınız zaman, eğer uzunsa planladığınızdan? Çok basit sorular bunlar ama daha düzgün bir cevap alamadım, bulamadım hala neyin peşinde koştuğumuzu. Ki ben sürekli "şu an" için yaşamamızı düşünenlerdenim. Peki o zaman neden ıslanıyor kirpiklerim sık sık, neden elime güzel bir şey geçince kaybetmekten korkup paniklerim ki? Kaybetsem ne olacak, her halükarda devam edeceğim hayatıma, Sayın editör bakma bana öyle sen de biliyorsun ki devam ederim hayatıma. Ama bir düşünce var, kanı parmak uçlarımdan çekiyor, bir düşünce var karnıma bir ağrı saplanıyor. Nazım Hikmet yüzünden oldu bu bana, suçluyor değilim kendisini fakat açılmayagörsün insanın gözü; hep en kötüsünü görüyor, e Nazım da açtı gözümü bir kez. Biliyordum aşk olmadan yaşayabileceğimi ve bu ister istemez bir güç verirdi bana, çünkü sen de anlarsın editör muhtaç değilim, yaşayabiliyorum o olmadan. İşte Nazım tam burada devreye giriyor, çarpıyor yüzüme aşk olmadan yaşayabileceğimi ama aşk olduğunda bir başka yaşayacağımı. Çünkü o da öyle demiyor mu karısına "Ben sensiz de yaşarım, ama seninle bir başka yaşarım." İşte o bir başka dediği hayatı yitirme düşüncesi yiyip bitiren beni. Editörüm yoksa ben mi abartıyorum bir başka yaşamayı?