Yine ben geldim Tanrım. İnsanlar çok suskun olmamdan şikayetçi. Halbuki bu aralar çenem çok düşük. Sen de biliyorsun. Sürekli konuşuyorum seninle. Nasıl, nerede ve ne konuda olduğu önemli değil. Bunu yapmak iyi geliyor.


Açıkçası biraz da kırgınım. Yüreğim bir halı gibi eziliyor ayaklar altında. İnsan soyunun canımı bu denli yakabileceğine inanmamıştım ama denilenler doğruymuş. Çok acımasızlar. Ama alışmak için elimden geleni yapıyorum, görüyorsun.


Bazıları böyle konuşmamı doğru bulmuyor. Ama neden ki? Beni en iyi tanıyan, herkesten yakın olan sen değil misin? Öyleyse başka kiminle böyle dertleşebilirim ki? Cümlelerimin doğru olması ve onlar tarafından kabul edilmesi için seni kullanmam mı gerekir? İnsanlara 'din' satarsam daha doğru olur muyum? Bilmem, onlara göre böyle işliyor sanırım. 


Tanrım, oraya; yani senin yanına özlem duyuyorum son zamanlarda. Böylesinin daha doğru olduğunu hissettiren bir şeyler kaynıyor içimde. Sanki senin yanında olursam her şey yolunda gidecekmiş gibi duruyor. Hep aksini iddia ediyorlar buralarda. Burada yoluna girmeyen 'şeyler' orada asla girmezmiş. Bir insan nasıl buralarda her şeyi yoluna sokabilir ki? Ben bunu son deneyişimde aklımdan oldum. Öyle dediler yani. Madem yoluna sokmak delilik, neden herkes bir şeyleri rayına oturtmak derdinde? İşte, beni delilikle suçlayan kulların bunlar Tanrım. Bana da çok söz kalmıyor sanki. 


O kadar çok konuşmama rağmen ne çok şey birikmiş Tanrım. Her şeyi anlatmak istiyorum. Her hissimi özel cümlelerle bildirmek istiyorum sana. Çok başarılı değilim biliyorum ama deniyorum. 


Mesela bu yaşlı küreden konuşabilir miyiz biraz? İçine insan koymasaydın daha güzel bir gezegen olurmuş gibime geliyor. Baksana Mars çok sessiz, kavgasız ve huzurlu görünüyor. Ya da Jüpiter. O da epey havalı. Ama favorim Venüs. Lakin bizimki biraz elden ayaktan düşmüş. Uzun yoldan gelmiş, orası ayrı mesele ama benim soyum da onu epey yormuşa benziyor. Her gün bir cinayet, katliam, kötü söz... Taş bile dayanamıyor bu acıya. Hangi canlı dayanır ki insandan başka?


Ah Tanrım! Kalbim acıyor. Öyle acıyor ki bazen bu acının beni öldüreceğini düşünüyorum. Bir gün bu acıdan ölsem ardımdan bin ton sebep sayarlar değil mi Tanrım? Kalp krizi derler belki. Ya da beynimde bir şeyler bulurlar. Ama kimse de kalkıp demez ki "bu dünyada ne çok acı var!" Gerçi bir şair yüreği demişti bunu evvel zamanlardan birinde. Zaten şairler de olmasa hangi sözcüğü kullanacağız ahvalimizi anlatmak için?


Yine çok şey konuştum, biliyorum fakat bir dahaki sefere kadar son bir şey sormak istiyorum: Yanına geldiğim gün yüreğime bir çare bulacak mıyız Tanrım?