Bir mağara bulmuştum yüzyıl önce. Bir ucu bahçemin köşesinden başlıyordu diğer ucu denizle sarp kayalıkların öpüştüğü yere kadar uzanıyordu. Mağaranın içini ezberlemeye başladım. Bir gün odamdan koşmaya başlayıp kendimi denize gömme gibi bir planım vardı. Belki de yeterince hızlanırsam uçabileceğime bile inanmıştım. İçine dalıp yürüye yürüye taşlarını ezberliyordum, daraldığı yerleri, içindeki dalları düşmeden bütün hızımı koruyabilmek için. Ya da ölümden korkuyordum, tanrı bilir mi bunu?


Ezberleyim diye gezerken gün görmemiş bir çiçek buldum. Yalnız ve hüzünlü duran küçük bir çiçek. Rengi şahlansın diye yağmur yağsın istedim ama bunu yapamayacağım aklıma geldi. Aykızdan istesem belki. Eve koştum avucuma su doldurup geri geldim. Aklıma gelmedi mutfaktan bir sürahi kapmak. Avuçlarımla toprağını beslediğim zamanlar yeter gibiydim sana, sen de yetinir gibiydin çiçek.


Mağaranın çiçekten sonrasını ezberlemeyi unutmuştum. Deniz hâlâ kavuşulacak bir şeydi ama avucumda su taşımanın hevesi ruhumu çeliyordu. Çiçeğin içindeki pencere hevesini bildim güzelliğe açtığı yapraklarından. Dağ başına kurdum evimi; tepesinden izlesin şehri, bulutlara dokunsun diye yaprakları. Görmeyi değil görülmeyi istediğini bilemedim. Evin penceresi yetmedi ona. Şehri izledi, başka pencereler bildi. Ne de olsa çiçekti, salındı ve başka pencerelere gitti. Ben evi yıktım pencere bir daha işe yaramaz diye. Perde çekmek gönlünümüzün ateşini mi dindirirdi?


Mağaraya döndüm koşmak için ama çiçekten sonrasını bilmediğimden düştüm yetişemedim denize. Burası bile yuvam değildi artık ben de şehre gittim. Kalabalıklar içinden bir hayat seçip yaşayacaktım, vitrinden baktığın gömleği denemeden alıp çıkmak gibi. Çiçek penceresiz ben yuvasız kaldım sonunda.


Mağaraya döndüm çiçek oradadır diye. Yeni ayrılmış olduğunu toprağa dökülen yapraklarından anladım. Dağ başına evi bir daha kurdum. Bu sefer pencerelerine birer perde taktım. Eğer benim penceresiz çiçeğim dönerse bilir evimin kapısının hep aralık durduğunu. Eğer başkasının penceresine yakıştırır ise kendini perdelerimi çekerim. Artık ev yıkacak derman yok kollarımda.