Yaslamışım gecenin omzuna başımı

Ay uzanmış denizin üstüne, sallanıyor beşik gibi

Tam soğuk dalgalara kaptırmışken derdimi

Yıldızların kuyruğundan yakalıyorum sonra

Kısılmış gözlerle seyreyliyorum şehrin siluetini

Soluğumu kesen rüzgâr, örtmüşken üstüme ceketini

Bir kahve sıcaklığı arıyorum parmak uçlarımda

Kırk yılı geçmişim çoktan, hatırı kalan gidiyor

Ben süzülürken kıyısında yalnızlığın

Şu beton parçaları dahi birlikte uyuyor

Ben köşe bucak kaçıyorum kendimden

Uzaklar daha uzak, yakın kalmayıncaya dek

Küfrediyorum alıp beni götürsünler diye

Ayaklarımdan geçip de yeri oynatıncaya dek

Yığılıyor üstüme kaçıp saklandıklarım yine

Arşınlıyorum sokaklarını, arkamdan sürükleyerek

Yolcu ediyorum zamanı, keşkeler çöplüğüne

Yıllarca beklenen bir ana, ne de zor elveda demek