Uçsuz bucaksızdım; sınır, beni çizdi.
Sığındığım limanın yerinden oynadığını,
Su içtiğim bardağın un ufak olduğunu,
Uykusuz gözlerin, kan çanağına döndüğünü,
Gördüğüm vakit, bir uçurumdan attım yükümü.
O boynumu büken, sırtıma kambur olan...
Göğe çevirdim başımı, mavi d'oldum.
Sırtım dikleşti, hafîfledi omuzlarım.
Çilenin de çilesi vardı; kokusu, burnumda.
Bir değil bin adım ötemde olsa da tanırım.
Acıdan içine gömülmüş mahmûr bakışları.