Herkesin bir kavgası var bu hayatta, herkes bir kavgaya itilir aslında. Ve hatta hayatın kendisi de bir kavgadır bir bakıma. O meşhur muharebe meydanında, ilk çarpışmadan son damla kana kadar galip bellidir, mağlup ise bundan bihaber... 


Benim geldiğim yerde dağların rengi mordur. Kimse bilmez bu dağlarda neden hiç ağaç bitmez? Neden bu dağların karı hiç erimez? Her gün batımında neden rüzgâr tozu dumana katıyor? Kışın yollar neden kapanıyor ki bu dağlarda? Niye çevrelemişler bu şehri? Sahi neden dört bir etrafı dağlarla çevrili bu zindanda yurt tutar ki insan? Hiç mi ibret alınmadı şu dağları yaran nehirden? Peki ya insanlar... İnsanlar neden saygı duymaz Karasu'ya? Çam ağaçlarını sevmeyen bu insanlardan hangisi akletti Karasu'ya kanalizasyon bağlamayı? Niçin, bokunda boğulmak için mi?


Tüm bağnazlıklar bu mahpushanede toplanmış sanki... Tüm gözler gardiyan, hiç rağbet yok gökyüzüne, yıldızlara. Birbirlerinin nemrut yüzlerinde gezer gözler, insan seçer, namus bekler. Namus bekçileri süzer saçları, göğüsleri ve kalçaları o zifirden de kara gözleriyle. İki bacağın arasındadır tüm ahlâk yasaları. Tanrının şahitliğinden habersiz, kurnaz karanlıklarda ırzına geçilir o yasaların. Bacak arasında doğar, bacak arasından batar güneş. Riyâ akar nehirlerden, bulanıktır çeşme suları. Her cuma, namazdan evvel guslederler bedenleri. Peki ya hangi yağmur paklar necaset dolu zihinleri? Ellerinden, bellerinden ve dillerinden emin değilim. Emanete hıyanet kaç zamandır tasdik ediliyor sükûtla, bilmiyorum. Konuştuğunda hayır konuşması yoksa susması gerekenler, şerre ve şerlilere methiyeler diziyorlar meydanlarda. Doğru söz mü? Hak getire! Yalan, bol kazançlı meslek. Estetik cerrahlar da meşhur ve bir hayli maharetli; kaşları çatıkların diyarında hiç kimsenin göz kenarlarında ve alınlarında kırışıklık yok. Ar damarı çatlamışlara ise bu cerrahlardan fayda yok... Kavga demiştik ya fark ettim ki kavgalar da başka buralarda, benim bildiğimden çok başka. Zalimle kavga edilir diye biliyordum, zulme başkaldırılır; zulmetin menbasına yıldırım olup çakılır... Tüm davaların menşei menfaatmiş, menfaat tanrı olmuş; kulluğa dünden razı olanlar, ona tapmış. Kulların hakkı ayaklar altına alınmış. Yürekten iman edilmiş menfaatlere; meğer bu imanla aşınmış dergâhların eşikleri, kimileri de cem etmiş, yana yana dönmüş menfaat ateşine... Bu zincirmiş saray kapısının itlerinin boynundaki meğer. Çam ağaçlarının sevilmemesi de meyve vermediklerindenmiş. Zaten Karasu'nun balığı da iyi değilmiş...


Vay be! Vay ki ne vay! Biraz şaşkınım açıkçası bu ahvâl karşısında. Kusura bakmayın, filmin başını ben de kaçırmışım. Yazan kim, kim bu figüranlar, ana konusu neydi? Çok eskilerde böyle bir senaryo çekilmiş miydi sanki... Hatırlıyorum kısmen, öyle zannediyorum ki bu fragmanlar hiç hayra alâmet değil. Bu matineye girmeye gönlüm yokmuş benim. İtiraz etmişim ve doğarken ölmüşüm. Ne olmuş ne bitmiş tam hatırlamıyorum, zorla solutmuşlar bir yaz akşamındaki o ağır ter kokularını. Ağlamamışım, şaşkınlıktan ağlayamamışım. Belki de 1995 Ağustos'undan kalmadır bu huy. Ağlayamıyorum bu can yakan rezilliğin karşısında, sadece şaşırıyorum. 


Neyse şaşkınlığım fazla sürmüyor. Esasında buna müsaade etmiyor bu topraklar. Maruz kalınca bir uyarana fazlaca, artık eski tesirini yitiriyor tüm darbeler. Hissizleşiyorum; ne olursa olsun haysiyetsizleşemiyorum. Haysiyetimi müdafaa için geri çekiliyorum harp meydanından. Kan kaybediyorum; tünel yapmamışlar bu dağların böğrüne, kaçarken yokuşlarda zorlanıyorum. Tam aşarken dağ başını, haysiyetsiz kullardan biri göğsüme tekmeyi vuruyor, sırtüstü düşüyorum. Yuvarlana yuvarlana, sağ kolumda ve kaburgalarımda kırıklarla yine sürükleniyorum namussuzların kavgasının tam ortasına. Mağlup değilim henüz ancak galibin kim olacağından da haberdarım... Ve bihaber değilim beni hayatta tutan sebeplerden. Kibrim, ulu kibrim! Sana borçluyum hâlâ nefes alıyor olmayı. İnatla, minnetsiz, hür... Ama sanki şu son perdede senin de ne mal olduğunu anladım. Biraz kırıldım, incindim. Duyanlara sesleniyorum, yardım edin! Cinnetin eşiğinde değil sekinetle intiharın eşiğinde gezinmekteyim. Bazılarınızın çok iyi bildiği o meşhur uçurumun karanlığına ıslıklar çalmakta ve o karanlıktan gelecek cevabı beklemekteyim...


14.02.2021