birçok şey hakkında her şey
gelenek ve üniformadan kopuk
artık yalnızca ben
ve benim elimde olup biten
birçok şeyim hakkında her şeyimle
buradayım, kopukluğun ilk başladığı yerde.
eğer deseydim ki her şey hakkında diye
abartmış olurdum çünkü her şey benden biraz fazla
benimse her şeyim
artık benim değil.
o yüzden şımarmadan, sakince yapalım.
biz, üstün değiliz, bildiğim kadarıyla.
bu kadarız bu kadarımızla.
şimdilik, dünyaya aitiz sanırım.
basit bir matematik ile, ona sahip de değiliz.
birbirimize, pek uzağız, epeyce.
yakınlık hakkında ise, sonuçta hepsi değişken şekilleniyor
bir sakız ve ağız dolusu kime göre
iyi ve kötü.
babanız pazarları evde mi
bir de çirkin.
ve siz de hep merak ettiniz mi
çirkini
neden çirkinliğini?
yani bir kez edin, düşünelim
iyiden ve kötüden bağımsız olacak kadar mı
çirkinliği
yoksa bunlar hep bilinmez kalacağı için mi
ermiş bir çirkinlik
ya da durun ve sakince size
neden bunun önemli olduğunu söyleyeyim.
eğer bir dünya
size çirkin diyorsa ve
buna göre davranıyorsa
her şeyiyle insan
kendi bütün hatasıyla ve yanlışı
sana çirkin diyor ve bu deyiş
kendi çirkinliğini örtbas etme çabası ise
iyi veya kötü
herhangi bir şey insandan bağımsız
olabilir mi
çirkin.
olamaz herhalde,
bu kadar net bir ifade
ve çok nadiren anlaşılır olan bir ifade
neler yaratır bir insan ömründe
ve durun daha önemlisi
neler yok olur içinde.
ama bir punch line yok
bilmem bence fark edilebilir
benim punch line'ım yok.
sonların vurucu olması gerektiği
eskiden öyle düşünürdüm.
ancak çok düşündüm
çok çok fazla kez düşündüm.
bir şeyin bitmesi, yeterli.
bir son, yeteri kadar can alıcı.
can alımları da bilinen bir son.
yani bir heves hali, bu müthiş ızdırap
bir insan hayatı tekrar,
baştan sona denenirken
nasıl bittiği, değil önemli.
ve bu şiirler de, ne kadar iyi veya kötü
bir çaba, içindekini anlatmaya
ve her son bir vazgeçiş benim için
anlayamayacağım hakkında.