Döndü önce sağına, bir de baktı soluna,

Yuvarlandı sonra “Hooop!” aşağıya.

Bir ses duyuldu tam o anda “Çaaat!”

Gözlerini açtı dünyaya.


Şaşkınlıkla bakındı,

Kocaman kümeste yalnızdı,

Önce biraz ağladı,

Sonra koştu dışarı.


Dışarısı bir cennet,

Gökyüzü pırıl pırıl.

Kuşlar dallarda sallanmakta,

Bahar bu, cıvıl cıvıl.


Yürüdü yürüdü yoruldu,

Bir çeşme bulup dinlenmeye koyuldu.

Bizim minik civcivin,

Geliyordu uykusu.


Bu sırada annesi,

Geldi eve civciv yok.

Nasıl ağlamasın şimdi?

Dışarıda tehlike çok.


Buldu civciv bir gölge,

Uykuya geçti hemen.

Rüyasında gördüğü,

Güzel gözlü bir anne.


Uyandı bir baktı değişmiş yeri,

Nasıl dönecek şimdi geri?

Onu buraya kim getirdi?

Neden örtülmüş üzeri?


Bir de baktı bir kadın,

Konuşuyor yavaşça.

”Ah güzel civciv, tatlı civciv,

Neden annesiz dışarıdasın bu yaşta?”


Civciv anladı olanı,

Bir şeyler yapmalı,

Geldiği yoldan dönüp,

Annesini bulmalı.


Dönüş yolunda bir kedi,

Ah çok da sevimli!

Yaklaştı bizim civcive,

“Gideceğin yer neresi?”


“Annemi arıyorum,

Herkese soruyorum.

Yaptım ben bir hata,

Şimdi çok korkuyorum.”


”Güzel civciv ağlama,

Annen çok yakında,

O da seni arıyormuş,

İlanlar asmış her yana.”


Kedicik tutup elinden,

Götürdü civcivi annesine,

Annesi mutluluktan ağladı.

Kavuştu diye bebeğine.


”Ah yavrum sen miniciksin,

Neden gittin uzağa?

Bir daha annesiz sakın ola,

Yolculuklara çıkma.”


“Canım annem, güzel annem,

Aldım ben dersimi.

Bundan sonra seninle,

Görürüm parkları bahçeleri.”