Öyle şeyler yapıyordum ki sonrasında kendimi sevmeye devam etmem mümkün olmuyordu. Yaşamayı istemiyordum. Yaşamayı hak etmediğim düşüncesini kabullenmek için kendi gözümde öz saygımı kaybetmeye çalışıyordum. Yaşamak istemezken nefes almak, büyük bir işkenceydi. Daha da kötüsü insanın kendine düşman olmasıydı. Ben kendimle savaşırken hiçbir zaman yenemeyeceğimi ve yenilmeyeceğimi anlamıştım. Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum. Ben ki bana yabancı olan, ben ki dünyadaki yalnız çivi. Saplanıp kalmıştım aynı yere. Ne bir adım ileri ne bir adım geri gidebiliyordum. Ne derinleşebiliyordum hayatta ne de çıkabiliyordum saplandığım yerden. Öylece paslanıyordum zaman aktıkça. Ben durdukça kaybolacağımı, asıl yok olamadığım için unutulmaya mahkum olduğumu ta içimde hissediyordum. Birileri bana dokunmalı, değmeli. Birisi benim pasımla paslanmaktan korkmamalıydı. Birisi beni çekip çıkarmalıydı. Sonraları öğrendim ki göstermemeli insan eksilen yerlerini herkese.