insan hem bilip kestiğini bileklerini

hem nasıl avuntularla ısıtır içini


fena şeyler düşünmekten yorulan zihinler

hatırlar mı hafifleyip masum sevişini


madem ki herkes mahkumdur gerçekten sevmeye

en azından bir kez yüreğini gevşetmeye


nasıl unutur safça güzel şeyler dileyen

dilin hünerli iyileştiriciliğini


çocuk, bak o sıktığın avucun kadar kalbin

küçük bir kuş gibi ürkek ve zalimce keskin


izini sürdüğün müddetçe samimiyetin

aldatmaz seni, yeter ki koyma kafeslere