O aslında suçlu değildi, yolunu kaybetmiş bir çocuktu. Her çocuk gibi dokunmayı, görmeyi, sevmeyi istiyordu ama geçmişin getirdiği acı ile sevmek nedir, bilmiyordu. Kendine göre derecelendirmişti.
Ona göre sevmenin karşısındaki kişinin canını yakacak kadar kuvvetli olması gerekiyordu. Geri kalanı ise ona göre yalandı. Hiçbir çocuk doğarken ölmeyi düşünmemiştir; o düşünüyordu. Çok uç noktadaydı ve birinin onu arkadan itmesini bekliyordu. Başarmak istiyordu. Dünyadaki tüm hisleri iliklerine kadar tatmak istiyordu. Doğmayı, yaşamayı, nefes almayı, ölmeyi, öldürmeyi... Kimse onu etkileyemezdi. Şimdi koca bir adam, koca bir ömür...
Ömrüm, ömrünün sonuna kadardı. Bana hesapladığı ömür buraya kadardı. Bunun için seni suçlamıyorum koca adam. İçinde büyüttüğün öksüz çocuk bize bunları yaşattı. O çocuğu besleyip büyüttüğüm için pişman mısın, desen; asla, asla değilim. Aksine iyi ki o içindeki bir yanı eksik çocuğu büyüttük. Şimdi sana ve o çocuğa veda vakti.