Ölümün uyuttuğu düşünceler mahzenindeyim

Yaralı yararsız ninnilerin yüreğindeyim

Öksüz kalan çocukların iç sesiyim

Unuttuğum her şeyin incinmişliğiyle

Son pişmanlıkların hüzün çiçeklerini yaktım


Ölümün yeniden doğurduğu çocukların ruhundayım.

Ölüm ki simsiyah siluetlerin efendisi

Bembeyaz kefenlerde inanılmış kurtuluş giysisi

Bir yaşamın vazgeçme bileti

Kırılmış tüm sevgilerin kirpikleri


Kızgınlığın küllene küllene kırılmışlığa dönmesi

Yürek meskeni acıların gövdesi

Renklerin gökyüzünden kaçak ülkesi

Çocuk düşlerin nefessiz göğüs kafesi

Yaşarken ölümün uyuttuğu düşler ülkesi


Ey eylülün incinmiş yitik yürekleri

Ölüm sizi kurtarmayacak ki

Tutun ellerimden tutun

Tutun düşlerinizi tutun

Karanlığı unutun

Seslerin buğusunda uyutun


Size geldim çocuklar uyanın uyanın

Yaralı kuşlar gibi göç ettiğiniz ruhunuzdan

Şimdi ölen tüm çocuklara sarıldım vakitsizce

Bir daha doğarlar diye

sözcüklerimi ölen tüm çiçeklerin hayallerinde yaktım

Katil, ölüm düşüncesine inanamadım


Toprak toprak yeşeren

Çiçeklerin ruhlarını heybeme doldurdum

Soğuk makberlerin derinlerinde

Ellerimi kalplerine sardım delice

Nefes alsınlar istedim çaresizce


Ellerim kalplerinde

Kalpleri ellerimde

Şimdi sevgiden yitik çocukların

İnleyen nağmelerinde boğuldum

En sonunda ben de çocuk oldum


Hayali oyuncaklarımızı korudum

Kırık kırık anılarımıza dokundum

Makberlerde saklambaç oynadık

Karanlığın içinden kaçtık

Ruhumuz oraya ait değildi

Göğe tırmandık

Masmavi tahayyüllerin ırmaklarında kavuştuk