Kirli plastik topun dudaklarımda bıraktığı toprağı elimin tersiyle sildim. Patlak top da diğer elimde duruyordu. Topun sahibi Batuhan ve yardımcısı Ahmet bana doğru geliyorlardı. Beni döveceklerdi. Ağladığımı görünce vazgeçtiler. Ama onlara yeni bir top almazsam bu kez beni affetmeyeceklermiş. Tamam dedim. Gittiler. Yavaş yavaş eve gittim. Eve gittiğimde ağlamam kesilmişti. Ama Anneme ne diyeceğimi bilmiyordum. Evimizin olduğu çıkmaz sokağa girdim Kapıya geldim, zili çaldım ve kapıyı kardeşim açtı. Kapıda biraz durup bana baktı, sonra bir şey demede içeri geçti. Eve girdim. Annem mutfakta bulaşık yıkıyordu. Yüzünü göremeyince cesaretim kırıldı. Annemden yeni bir top parası isteyemedim. Dış kapının yanındaki kanepeye oturdum. Annem bana seslendi. Yanına gittim, yüzüm asıktı. Beni gördü ve ''Ne oldu?'' Dedi. Olayı anlattım ve bana bir top parası verip vermeyeceğini sordum. Kızdı ve vermeyeceğini söyledi. Sonra biraz para verip iki ekmek, makarna ve ketçap alıp gelmemi, eğer istediklerini almazsam canıma okuyacağını söyledi. Bakkala giderken, biz top oynarken oradan geçen ve topa gelişigüzel vurup, topu yüzümde patlatan bizden yaşça büyük Kameri gördüm. Yanıma geldi.

-İyi misin?

-Kulağım hâlâ çınlıyor.

-Amma da nazlısın.

Bana yeni bir top için para verip veremeyeceğini sordum. Okul harçlığımla geri ödersem verebileceğini söyledi. Gerek yok dedim. Topu okul harçlığımla alacaktım. İyi bir fikirdi. Okulda sadece bir gün aç kalacaktım. Olsun.



Okulda karnım feci şekilde açtı.. Ama beden dersinde top oynarken açlığımı tamamen unutmuştum. Beden Öğretmenim benim iyi bir futbolcu olabileceğimi hep söylerdi. Babamdan ilk dayağımı beni futbol okuluna yazdırsın diye başının etini yediğim için yemiştim. Ama okulda ve sokakta top oynamaya devam ettim.



Beden dersi bitti. Teneffüs zili çaldı ve bende artık dinlenmek istedim. Sınıf arkadaşlarım teneffüs bitene kadar oynayacaklarmış. Sınıfa gitmek için merdivenleri çıkarken birden gözlerim karardı, olduğum yere yığıldım ve merdivenlerden yuvarlandım. Sonrasını hatırlamıyorum, bayılmışım. Uyandığımda evde, salondaki yatakta üstümde okul kıyafetleri ile buldum kendimi. Annem başımda bekliyor. Uyandığımı görünce üzerimi değişmek için kalkıp kalkamayacağımı sordu. ''Biraz daha uyumak istiyorum'' Dedim. Elimi pantolonumun cebine atıp parayı yokladım. Oradaydı. Sırt üstü, uyandığım gibi geri uyudum.



Uyandığımda hava aydınlanmamıştı. Bu işi nihayet çözebileceğim için çok sevinçliydim. Evdekiler uyanmadan üstümü değişip okul harçlığımı saklayacaktım ve o parayla onlara bir plastik top alacaktım. Sessiz olmaya çalışarak odama geçtim ve kazağımı çıkarmak için iki taraftan tutup yukarı kaldırmak istediğimde sağ kolumda çok pis bir ağrı hissettim. Sargıyı tamamen unutmuştum. Kolumu mu kırmıştım acaba? Gözlerimden yaşlar akıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bağırmak istedim ama uyanmalarını istemiyordum. Oturdum ve sağ kolumu karnıma bastırıp acının bitmesini bekledim. Biraz rahatlayınca sol kolumla üzerimi çıkardım. Bir kazak ve eşofman giydim. Parayı yanıma aldım ve yatağıma yattım. İşin en zor kısmını halletmiştim ama Annem beni bu hâlde dışarı salmazdı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yine de içim rahattı. Bir şekilde evden çıkacaktım.



Hava aydınlanana ve evdekiler uyanana kadar yatağın içinde bekledim. Odama doğru yaklaşan ayak seslerini duyunca yatakta toplandım. Annemdi. Okul formamı yerde görünce kaşlarını çattı. Onları yerden aldı ve ne zaman uyandığımı, acımın olup olmadığını sordu. Fazla acım yoktu. ''Kolum kırıldı mı?'' Dedim. ''Bir şeyin yok, zedelenmiş.'' Dedi. Sonra kolumdaki sargıyı çıkartıp koluma bir ilaç sürüp iyice yaydı, sonra bana bir hap içirdi. Ağrım çok geçmeden tamamen kesilmişti. Çok üzgündüm.



Annem iyi olduğumdan emin olduktan sonra odamdan çıkıp mutfağa girdi. Ben de peşinden gittim. O kahvaltı hazırlarken bir elimde çaydanlığın altına masa yanmasın diye konulan plastik şeyin küçük parçalarıyla oynuyordum. Biraz sonra odamdam kardeşim çıktı. Onu tamamen unutmuştum. Hıçkırıklarıma uyanmaması mümkün değildi. Kesin görmüştü beni ve Anneme söyleyecekti. ''Anneme evde ekmek var mı?'' Diye sordum. ''Yok.'' Dedi ve masanın üzerine para bıraktı. Hemen evden çıktım. Bakkala giderken İnternet Kafe'nin önünden geçiyordum. İçeri girdim. O ikisinden birisini aradım. İkisi de oradaydı. Batuhan oyun oynuyor, Ahmet de sıranın ona gelmesini bekliyordu. Yanlarına gittim ve toplarını birazdan getireceğimi, beni burada beklemelerini söyledim. Ahmet, ''Çabuk ol.'' Dedi. Kafeden çıktım ve az ilerdeki bakkala gittim. Üç ekmek ve bir tane parlak, kırmızı bir plastik top aldım. Topu Ahmet'e verdim ve eve gittim. Annem beni dış kapının eşiğinde bekliyordu. Kızmıştı. Dün okul harçlığımı ne yaptığımı sordu. Bilmediğimi, düşerken cebimden fırlamış olabileceğini söyledim. Daha da kızmıştı. O sırada Ahmet, mahalledeki diğer çocuklara Batuhan'ın birazdan geleceğini, o gelene kadar yan mahalleyle maç için ısınabileceklerini söyledi.